Yaşıyoruz yaşamasına ama boşuna mı
yaşıyoruz? Ölümler, savaşlar din ile kutsanıyor. Bolca gaz veriliyor, ayar
yapılıyor? Haydi, cepheye deniliyor. Savaşları kim çıkartıyor? Silah
fabrikaları ölüm kusmak için neden varlar?
Sahi ya, olan biteni sorguluyor muyuz? Haksızlıklara karşı sesimizi çıkartabiliyor muyuz? Yoksa güce mi tapıyoruz? Yoksa her iktidarda, askeri darbelerde fırıldak gibi dönenlerden miyiz? Bizler birer birey olarak neyiz? Bir hiç miyiz? Yoksa birer volkan mıyız? Neyiz?
Ülkemizin gündemi her taraftan alev almış, ha bire ateşe körükle gidiliyor. Neden? Bu kadar duyarsızlaştık mı? Yoksa korktuk mu? Neden? Sen bir yurttaş değil misin? Yoksa mal mısın?
Komşularda yangın var. Yangına tek adam yerini sağlamlaştırmak için daldı. Neden? Komşunun toprağında gözümüz yok demek ki, peki orada yarış atlarını mı koşturuyorsunuz? Yoksa sömürücü ülkelerin arasında bize de bir şey düşer mi hesabı yaptınız? Ya da Ortadoğu bataklığında sen de gel katıl oyuna mı denildi? Ne denildi?
Savaşın şakası yok! Alevi yalar yutar insanı. Gün olur senin ülkeni de yakar. Ortam gergin, kan ve gözyaşı. Niçin savaşlara hayır diyemiyoruz? Silah fabrikaları insanlığa ve doğaya zararlıdır diyemiyoruz? Neden hep susanlardanız?
Sömüren ülkeler hariç, hiçbir ülkenin garantisi yoktur. Bizim var mıdır? Sömüren ülke kendisini teknolojisiyle, kurnazlığıyla, acımasızlığıyla, zalimliğiyle bulunmaz bir varlık olarak görüyor. Saldırma gücünü kendinde buluyor. Yasa mı? Ne yasası? İşgal yasası mı? Ne?
Önemli olan hiçbir insan ölmesin diye bilir misiniz? Birlikte yaşamak istiyoruz diyebilir misiniz? Paylaşmak, bölüşmek gibi…
Savaşlara çocukluğumdan beri soğuk bakarım. Neden savaşırlar diye sorardım?
Size gençliğimde aklıma takılan bir
olayı paylaşmak istiyorum:
“Türkiye’de silahlar satılıyor, peynir, ekmek gibi. Perakende satanlar yakalanıyor. Poliste falakaya yatırılıyor. Adliye derken cezaevinde son buluyor. Sonracıma mahkemeler mahkemeler devam ediyor.
Aklıma bunların kökünü niçin kurutamıyorlar diye bir soru geldi? Uzun yıllar yanıtını bulamadım. Çocukluğumda ve gençliğimde Hayat Mecmuası çıkardı. Bir sayısında Adnan Kaşıkçı’nın yatının Akdeniz sahillerinde, Kıbrıs’ta olduğu yazılıydı. Bir de ne yazılıydı? Bu zattın dünyaca ünlü silah satıcısı olduğuna dair bilgi vardı.”
Bakın silah fabrikaları dünyanın birçok ülkesinde var. Aracılar bu ölümcül aletleri satıyorlar. Nedense perakende satanlar yakalanıyor? Sizce insan varlıklı şeytan bunun neresinde?
Her zaman kendinizi sorgulayın. Güzel bir dünya, ülke bırakmak bizlerin ellerindedir. Korkma!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder