Geçim derdi hepimizin sorunudur. En
gencimizden ele alıp en yaşlımıza kadar olanlarımızın tek derdi geçim derdidir.
Bu geçim derdi sadece insanlara özgü değildir, hayvanları da unutmamamız
gerekir.
İnsanlar bir devletin yönetim
biçimiyle şekillenir ve yolunu bulmaya çalışır. Yaşamak için mücadele vermek
gerekir. Neyin ne olduğunu iyi bilmesi gerekir. Yaşamak sanıldığı gibi kolay
değildir. Yaşamın acımasız yanı yaşantımızda daha ağır basar. Öyle anlar olur
ki, olanları içimize atarız ya da dışa vurarak, isyan ederiz. Bu bağlamda
psikolojik olarak ister istemez çökeriz ama yinede yaşama sımsıkı sarılırız ve
mücadeleci yanımız ağır basar.
Gençlerimizin işi gerçekten çok zor.
İyi bir gelecek onlara bırakamadık. Geçim derdiyle şimdiden boğuşmaya
başladılar. Okul yaşamında sınavdan sınava maratoncu gibi koşturuyorlar. Üniversite
sınavlarında da dörtnala koşturuyorlar. Anne, babalar bir ata deh deh yapılır
gibi hadi oğlum, kızım diyerek çocuklarının başarılı olmasını istiyorlar.
Üniversite biter ama dertleri bitmez.
İş bulmak öyle kolay mı? İşin ucunda yine “sınav” var. Gençlerimiz gerinirken
anne ve babalarda birlikte geriniyor. Memurluk sınavı ayrı bir hava, üniversite
diploması bile fayda etmez. Sınava girenin notu yüksek ise işe ne zaman
gireceğim diye strese girerek bekler. Bekleme yetmez siyasi partilerden ve
iktidar partisinden iş için torpil arar ve her kapıyı çalarak ağam, paşamla
söze başlayarak “kapında bana bir iş ver” der.
Bunca yıl bu gençleri zor koşullarda
okutan ailelerin çektikleri ecel terleri, manevi, maddi katkılarının sonucunda çocuklarının
okuduğu branşta iş bulamayarak, başka işte asgari ücretli çalışmasına ya da işsiz
kalmasına tepki göstermelerine, çocukları için kurulan hayallerin hepten
yıkılmasına, çocuklarında kendi düşlediği geleceklerinin çalınmasına isyan
etmezler mi? Sormazlar mı bu devleti yönetenlere? “Bizlere bu eziyeti neden yaşattın”
diye?
Kim hangi branşı bitirmişse kız ya da
erkek çocuğuna devlet iş bulmak zorundadır. Sınavdan sınava, torpil aramadan
aramaya hiçbir gencimizi koşturmaya hakları yoktur, olamaz.
İzmir/
Konak meydanına yolları düşenler İzmir Büyük Şehir Belediyesi’nin önünde 286
genç kardeşlerimizi, ağbilerimizi, ablalarımızı göreceklerdir. Soğuk havalarda
geceli ve gündüzlü eylemlerini sürdürüyorlar. Bu eylemin amacı ÖSYM’nin yapmış
olduğu KPSS sınavından başarıyla çıkarak, İzmir Büyük Şehir Belediyesi’nin
açmış olduğu itfaiye eri alım sınavını kazanarak ataması yapılamadığından
mağdur olan gençleri göreceklerdir.
Gençlerimizin
mağdur edilmeleri insani açıdan bir utançtır. Hani “gençler bizim
geleceğimizdi?” Hem sınav aç hem de iptal edilsin. Gençlerin gelecekleriyle hiç
kimsenin oynamaya hakkı olamaz. Bu
gençlerimizin psikolojileri hepten sarsılmıştır.
Türkiye’de insan yaşamları zor olduğu
kadar, iş bulmakta zorlaştı. Her hangi bir yerde bir iş için sınav açılıyor. Bu
iş geçici ya da kalıcı olsun az insan sayısı alınacak ama memlekette işsiz o
kadar çok ki sınava üniversiteyi bitiren ve bitirmeyen binlerce on binlerce ve
fazlası katılıyor. Bununla hiçbir zaman ülke olarak gurur duyamayız. Aslında
ağlanacak bir halimiz var.
İzmir’de 286 mağdur genç seslerini haklı
olarak duyurmak ve işlerine bir an önce başlamak istiyorlar. İşin ilginç yanı
bu sınav yasal oldu. Ama yasalar bazen adil kararlar veremiyor. İzmir
Büyükşehir Belediyesi’nin Danıştay’ın 17 Kasım 2011tarihinde vermiş olduğu
yönetmelikle alakalı kararı “yürütmeyi durdurma” kararını gerekçe göstererek
sınavı kazanan gençleri işe almayarak gençlerimize umut kapısını kapamış oldu.
Burada sorgulanması gereken yanlış verilen kararların biran önce kurumlar
içinde düzeltilip genç kardeşlerimizin mağduriyetleri giderilmelidir.
Bu gençler sınavı kazandıklarını
duydukları anda sevinçlerini aileleriyle, akrabalarıyla, arkadaşlarıyla
paylaşmışlar. Kimileri okulunu bırakmış, kimileri işinden çıkmış ve işe
başlayacağı güne hepsi odaklanmış. Sonrada işe alınmayarak mağdur duruma
düşürülmüşler ve faturalarını, kiralarını ödeyemez duruma düşmüşler.
Türkiye’den insan manzaraları acı mı
acı, bir soğuk gibi bedenlerimizi sarsıyor. Bu gençlerin hakkı göz göre göre
gasp edilmemelidir. Her şey insanı sevmekle, paylaşmakla başlar. Unutmayalım bu
gençlerin sorunu hepimizi bağlar. Bir gün sizin çocuklarınızda başka bir yerde
mağdur olabilir. Banane demeyin bu gençlerle dayanışmaya ve katkı sunmaya geçmeniz
en doğru bir tavırdır.
Hüseyin Habip Taşkın
03/03/2012
facebook.com/286genc
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder