12 Ağustos 2018 Pazar

Sınavdan sınava İzmir'de İtfaiyeci Olmaya Çalışmak www.tarimorkamsendiyarbakir.com


Geçim derdi hepimizin sorunudur. En gencimizden ele alıp en yaşlımıza kadar olanlarımızın tek derdi geçim derdidir. Bu geçim derdi sadece insanlara özgü değildir, hayvanları da unutmamamız gerekir.

İnsanlar bir devletin yönetim biçimiyle şekillenir ve yolunu bulmaya çalışır. Yaşamak için mücadele vermek gerekir. Neyin ne olduğunu iyi bilmesi gerekir. Yaşamak sanıldığı gibi kolay değildir. Yaşamın acımasız yanı yaşantımızda daha ağır basar. Öyle anlar olur ki, olanları içimize atarız ya da dışa vurarak, isyan ederiz. Bu bağlamda psikolojik olarak ister istemez çökeriz ama yinede yaşama sımsıkı sarılırız ve mücadeleci yanımız ağır basar.

Gençlerimizin işi gerçekten çok zor. İyi bir gelecek onlara bırakamadık. Geçim derdiyle şimdiden boğuşmaya başladılar. Okul yaşamında sınavdan sınava maratoncu gibi koşturuyorlar. Üniversite sınavlarında da dörtnala koşturuyorlar. Anne, babalar bir ata deh deh yapılır gibi hadi oğlum, kızım diyerek çocuklarının başarılı olmasını istiyorlar.

Üniversite biter ama dertleri bitmez. İş bulmak öyle kolay mı? İşin ucunda yine “sınav” var. Gençlerimiz gerinirken anne ve babalarda birlikte geriniyor. Memurluk sınavı ayrı bir hava, üniversite diploması bile fayda etmez. Sınava girenin notu yüksek ise işe ne zaman gireceğim diye strese girerek bekler. Bekleme yetmez siyasi partilerden ve iktidar partisinden iş için torpil arar ve her kapıyı çalarak ağam, paşamla söze başlayarak “kapında bana bir iş ver” der.

Bunca yıl bu gençleri zor koşullarda okutan ailelerin çektikleri ecel terleri, manevi, maddi katkılarının sonucunda çocuklarının okuduğu branşta iş bulamayarak, başka işte asgari ücretli çalışmasına ya da işsiz kalmasına tepki göstermelerine, çocukları için kurulan hayallerin hepten yıkılmasına, çocuklarında kendi düşlediği geleceklerinin çalınmasına isyan etmezler mi? Sormazlar mı bu devleti yönetenlere? “Bizlere bu eziyeti neden yaşattın” diye?
Kim hangi branşı bitirmişse kız ya da erkek çocuğuna devlet iş bulmak zorundadır. Sınavdan sınava, torpil aramadan aramaya hiçbir gencimizi koşturmaya hakları yoktur, olamaz.

İzmir/ Konak meydanına yolları düşenler İzmir Büyük Şehir Belediyesi’nin önünde 286 genç kardeşlerimizi, ağbilerimizi, ablalarımızı göreceklerdir. Soğuk havalarda geceli ve gündüzlü eylemlerini sürdürüyorlar. Bu eylemin amacı ÖSYM’nin yapmış olduğu KPSS sınavından başarıyla çıkarak, İzmir Büyük Şehir Belediyesi’nin açmış olduğu itfaiye eri alım sınavını kazanarak ataması yapılamadığından mağdur olan gençleri göreceklerdir.

Gençlerimizin mağdur edilmeleri insani açıdan bir utançtır. Hani “gençler bizim geleceğimizdi?” Hem sınav aç hem de iptal edilsin. Gençlerin gelecekleriyle hiç kimsenin oynamaya hakkı olamaz. Bu  gençlerimizin psikolojileri hepten sarsılmıştır.

Türkiye’de insan yaşamları zor olduğu kadar, iş bulmakta zorlaştı. Her hangi bir yerde bir iş için sınav açılıyor. Bu iş geçici ya da kalıcı olsun az insan sayısı alınacak ama memlekette işsiz o kadar çok ki sınava üniversiteyi bitiren ve bitirmeyen binlerce on binlerce ve fazlası katılıyor. Bununla hiçbir zaman ülke olarak gurur duyamayız. Aslında ağlanacak bir halimiz var.

İzmir’de 286 mağdur genç seslerini haklı olarak duyurmak ve işlerine bir an önce başlamak istiyorlar. İşin ilginç yanı bu sınav yasal oldu. Ama yasalar bazen adil kararlar veremiyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Danıştay’ın 17 Kasım 2011tarihinde vermiş olduğu yönetmelikle alakalı kararı “yürütmeyi durdurma” kararını gerekçe göstererek sınavı kazanan gençleri işe almayarak gençlerimize umut kapısını kapamış oldu. Burada sorgulanması gereken yanlış verilen kararların biran önce kurumlar içinde düzeltilip genç kardeşlerimizin mağduriyetleri giderilmelidir.

Bu gençler sınavı kazandıklarını duydukları anda sevinçlerini aileleriyle, akrabalarıyla, arkadaşlarıyla paylaşmışlar. Kimileri okulunu bırakmış, kimileri işinden çıkmış ve işe başlayacağı güne hepsi odaklanmış. Sonrada işe alınmayarak mağdur duruma düşürülmüşler ve faturalarını, kiralarını ödeyemez duruma düşmüşler.

Türkiye’den insan manzaraları acı mı acı, bir soğuk gibi bedenlerimizi sarsıyor. Bu gençlerin hakkı göz göre göre gasp edilmemelidir. Her şey insanı sevmekle, paylaşmakla başlar. Unutmayalım bu gençlerin sorunu hepimizi bağlar. Bir gün sizin çocuklarınızda başka bir yerde mağdur olabilir. Banane demeyin bu gençlerle dayanışmaya ve katkı sunmaya geçmeniz en doğru bir tavırdır.

Hüseyin Habip Taşkın
03/03/2012

İletişim: 286genc@gmail.com
facebook.com/286genc




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Acılarımız Ortaktır

 Her halkın acıları birbirine benzer. İnsanca yaşamak her bireyin hakkıdır. İnsanca yaşıyabiliyor muyuz? Kendimizi birey olarak sorgulamamız...