Hüseyin Habip Taşkın
Geçmiş yıllarda her sene olduğu gibi asgari
ücret komisyonu toplanır. Yazdıkları oyunu sendikacılarla oynamaya başlarlardı.
Sendikacı dediğimiz düzenin emrindedir. Basında kafa bulma algısı yaratırlardı.
Birçok emekli, memur, asgari ücretli kölelerimiz bu tartışmayı ister istemez takip
ederdi. ‘Maaşlara güzel bir artış olacak’ diye umutlanırlardı. Sonrasında bir
fiyasko, umutların çöküşü oyunu sonlanırdı.
Perdeyi kapatmaya bir devlet yetkilisi ele
alır. “Çok iyi zam yaptık.”, “Fazla zam yaparsak şımarırlar” diyenleri de gördü
bu ülkenin insanları. Yoksa vatandaş aptal mı? Böyle cümleleri nasıl oluyorda
rahatlıkla kurabiliyorlar?
2019 yılının asgari ücreti açıklandı. Asgari ücret brüt 2943 lira, net 2 bin 324,70
lira olarak belirlenmiştir. Asgari ücret şu, bu olsun denilirken, ülkeyi
yöneten şahıs “fedakârlık” üzerine bir cümle kurdu.
Şimdi gelelim fedakârlık cümlesine? Neyin
fedakârlığıdır bu? Zamlar otomatiğe bağlanmış, gıkı çıkmayan yurdumun insanları
suskun rolünde, uyku üzerine hazırlanmış bir masalı anlatıcıdan dinliyor. Yine
suskunluk hâkim.
Ortada fedakârlık yoktur. Emekliye, memura, asgari
ücretlinin cebine azıcık para verip, bol kepçeyle geriye zamlarla almasını
hesaplayan bir kafa yapısı vardır. Kapitalizm ‘sömürü’ düzeninde her yol bunlar
için serbesttir.
Din ile girip, biraz Türkçülük, Sünnilikle
harmanlayıp sömürü politikalarını devam ettiriyorlar. Seksen bir bin tl aylık
alan tek adam ve otuz bin, yüz elli bin lira alan makam sahipleri, lüks
arabalara binen, harcamaları bol keseden olan düzenin yöneticileri sıra
vatandaşına gelince emekliye, asgari ücretliye, memura para yok diyor.
Ne yapmalıyız sizce? Mücadele vermeliyiz. Ne
dersiniz?
28.12.2019