28 Aralık 2019 Cumartesi

NE YAPMALIYIZ?http://www.realitehaber.com/2019/12/28/ne-yapmaliyiz/?fbclid=IwAR0lweYzEPN4tWDvWqcs9t7VSPaKWw8zwks-_Rqa1oSFNGrauhsmPu3qeb4


Hüseyin Habip Taşkın
Geçmiş yıllarda her sene olduğu gibi asgari ücret komisyonu toplanır. Yazdıkları oyunu sendikacılarla oynamaya başlarlardı. Sendikacı dediğimiz düzenin emrindedir. Basında kafa bulma algısı yaratırlardı. Birçok emekli, memur, asgari ücretli kölelerimiz bu tartışmayı ister istemez takip ederdi. ‘Maaşlara güzel bir artış olacak’ diye umutlanırlardı. Sonrasında bir fiyasko, umutların çöküşü oyunu sonlanırdı.

Perdeyi kapatmaya bir devlet yetkilisi ele alır. “Çok iyi zam yaptık.”, “Fazla zam yaparsak şımarırlar” diyenleri de gördü bu ülkenin insanları. Yoksa vatandaş aptal mı? Böyle cümleleri nasıl oluyorda rahatlıkla kurabiliyorlar?

2019 yılının asgari ücreti açıklandı.  Asgari ücret brüt 2943 lira, net 2 bin 324,70 lira olarak belirlenmiştir. Asgari ücret şu, bu olsun denilirken, ülkeyi yöneten şahıs “fedakârlık” üzerine bir cümle kurdu.

Şimdi gelelim fedakârlık cümlesine? Neyin fedakârlığıdır bu? Zamlar otomatiğe bağlanmış, gıkı çıkmayan yurdumun insanları suskun rolünde, uyku üzerine hazırlanmış bir masalı anlatıcıdan dinliyor. Yine suskunluk hâkim.

Ortada fedakârlık yoktur. Emekliye, memura, asgari ücretlinin cebine azıcık para verip, bol kepçeyle geriye zamlarla almasını hesaplayan bir kafa yapısı vardır. Kapitalizm ‘sömürü’ düzeninde her yol bunlar için serbesttir.

Din ile girip, biraz Türkçülük, Sünnilikle harmanlayıp sömürü politikalarını devam ettiriyorlar. Seksen bir bin tl aylık alan tek adam ve otuz bin, yüz elli bin lira alan makam sahipleri, lüks arabalara binen, harcamaları bol keseden olan düzenin yöneticileri sıra vatandaşına gelince emekliye, asgari ücretliye, memura para yok diyor.
Ne yapmalıyız sizce? Mücadele vermeliyiz. Ne dersiniz?

28.12.2019




22 Aralık 2019 Pazar

SUSARSAN BİTERSİN http://www.realitehaber.com/2019/12/20/susarsan-bitersin/?fbclid=IwAR0MHHYRb0ET623FwBHhShP-lUg4oOGCzjTwT-OdRdHcxMMJwuCo3lla90Q


Hüseyin Habip Taşkın

Yaşadığımız toplumda her birimiz bir bireyiz. Birey olmasına bireyiz ama nasıl bir bireyiz? Diye kendimize sormamız gerekiyor. Çevremizde olan olumsuz ya da olumlu olaylara karşı duyarlıyı mıyız?

Kardeşim, ablam, teyzem, amcam, ağabeyim… Üzerinize ölü toprağı mı serptiler? Pahalılığa, yolsuzluğa, kadın katliamlarına, intiharlara, işsizliğe,  rüşvete, işsizliğe, işkenceye, baskılara, ötekileştirmeye neden susarsın?

Bu coğrafyada yaşamıyor musun? Çoluk çocuğunda mı yaşamıyor? Halk arasında bir söylem vardır: Öküzün trene baktığı gibi yaşanılan olaylara, geleceğimize, geleceğine öyle mi bakıyorsun?

Korkuyor musun? Poliste şiddet görmekten, adliyede mahkemece tutuklanıp cezaevine gönderilmekten, hayatının karartılacağından mı korkuyorsun? Senin hayatın zaten karartılmış, baskı altına alınmış, tutsak edilmişsin ama farkında değilsin. Düşünceni bile açıktan söyleyemiyorsun.

Yalnız kaldığında hayat pahalılığı seni düşündürür ve çıkış yolu ararsın, kendi kendine söylenirsin. Çocuğunun üniversite bitirip, asgari ücretli çalışmasına veryansın edersin. Ya da işsizse devlete ana avrat kalayı basarsın. Sesini duyan var mı? Yok! Sen sadece kendi kendinle oyununu oynuyorsun. Kendini bitiriyorsun. Zavallı konumuna düşürüyorsun. Aptal değilsin ya, anla artık.

Kardeşim, ablam, teyzem, amcam, ağabeyim artık üzerindeki ölü toprağı atın. Bu ülkede insanca eşit koşullarda, tüm renklerimizle birlikte yaşamanın, bölüşmenin, hakça bir düzenin temelini atmak ve geleceğimiz için susma! Konuş!
20.12.2019


13 Aralık 2019 Cuma

İÇİME SİNMİYOR http://www.realitehaber.com/2019/10/26/icime-sinmiyor/?fbclid=IwAR3fK4oX62qFoQxwr1BmP2XD0VpneQd6lmtkMRL8HqogIXuBDmhgGJ7a42k


Dünyayı ezilen emekçilere, yoksullara dar etmeye sömürü düzeninde devam ediliyor.

Bir yandan savaşlar bir bahaneyle başlatılıyor. Ülkeler işgal ediliyor. Sömürücülerin kukla iktidarları başa getiriliyor. ‘demokrasi getireceğiz’ deyipde, açlığı, yoksulluğu derinleştiriyorlar. Din adına da bolca fetva veriliyor.

Ülkemizde, Rusya ile ABD’nin kurmuş olduğu oyunda Suriye topraklarına dalış yaptı. Resmen savaştayız. Tezkereye onay verenler ve destekleyenlerin vicdanları yoktur. Akan kanların, yıkımların, mültecilik yoluna düşenlerin ve nicelerin sorumlularıdır.

Savaş bahanesiyle ülkemizde zamlar arka arkaya yapılıyor. Memura, işçiye, emekliye maaş artışında sadaka gibi zam yapılıyor. ‘Haline şükret’ deniliyor.  Sahi ya,  neden şükredeceğiz? Yoksulluğumuza mı? Savaşlara mı? Sömürülmemize mi?

Savaş ortamında bile Erdoğan’ın maaşı seksen bir bin lira olduğunu basından öğrendik. Milletvekillerinin maaşları da kıyak ve kıyak olanda erken emekli olmalarıdır.

Bazıları birkaç maaşla iki yüz elli bin liraya gelenleri basından öğrendik. Yandaş mandaş ile uyutulanlar. Uyanın artık!

İçime sindiremiyorum. Çok ağır geliyor. Bir yandan asgari ücretle ve onun altında aldığı para ile geçinenler ve işsizlerimiz.

Aldıkları para bir uçurumdur. Haksızlıktır. Vicdansızlıktır.

Sosyalist düzende yaşamıyoruz ama maaşları asgari düzeylilere yakın olmalıdır.

Hüseyin Habip Taşkın
26.10.2019



YAŞADIĞIMIZ DÜNYA BİZİMDİR http://www.realitehaber.com/2019/11/28/yasadigimiz-dunya-bizimdir/?fbclid=IwAR0bHRbolNnpebDRwSffOMWAL_mv_nXNp94I1JGTX3b8VP2O17jGXPkwbHc


Diyanet verdiği fetvalar ile içmeden kafayı bulduruyor. Arada bir görünür olmak istiyor. Haksızda değil hani diyanetin başındaki. “Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez’e Diyanet Vakfı’nın bütçesinden 1 milyon TL’ye Mercedes S500 model makam aracı alındı.” Kıyak biz emeklilere, asgari ücretlilere, halka, halklara olur mu hiç! Olmaz bizler kimiz ki? Sıradan birer vatandaşız.

Diyanete makam aracı kıyak geçilmiş, kim geçmiş tek adam yaman adam bu işi becermiş. Kıyak geçme vatandaşa olmadığına göre nasıl bir etkiyle geri dönmüştür. Zamlı, tuzlu, acılı olarak geri dönmüştür.

Vatandaş inim inim inlerken, sakıncalı durum yaratılmasın, vatandaşın gözü açılmasın diye diyanet en son vermiş olduğu fetvası korku filmlerini aratmayacak şekilde bizlere basından iletilmiştir.

Bizlere “şükür etmemizi” istiyor. Neden istiyor? Pahalılığa, yolsuzluğa, işkenceye, kadın katliamına, cinsel tacize uğrayanlara, işten atılmalara, diplomalı, diplomasız işsizlere ve diğer olumsuzluklara susun diğer tarafta mükâfatlandırılacağımızı söylerken, gözlerinizi, kulaklarınızı kapatın diyor.

Kendimize birçok soru sorabiliriz. Bizi sömürenler, aç bırakanlar, yoksullaştıranlar, hakkımızı yiyenler, eziyet edenler, her türlü iğrençliği yapanlar, doğayı talan edenler… Gibi uzatılabilir. Birde savaşlara onay verildiğine göre…

Şimdi bu iğrenç kişiler günahlarını çekip birlikte bir arada nasıl yaşayacağız? Neyse bu işler derin işler, biraz olsun kafalarda paslı düşünceleri olanları açmak istedim.

Ne yapacağız? Bu dünyayı güzelleştireceğiz. İlk önce bilinçlenmek için okuyacağız. Araştıracağız. Geleceğimizi bizler şekillendireceğiz. Korkmadan insani ilişkileri geliştireceğiz. Tüm halklarla birlikte yaşamasını, paylaşmasını bileceğiz.

Kendimizi karanlığa gömmeyelim. Ey halk! Halklar içindeki o aydınlığa açılan ışığı gün yüzüne çıkar artık

HÜSEYİN HABİP TAŞKIN 
28.11.2019




12 Aralık 2019 Perşembe

KADIN İNSANDIR CANDIR http://www.realitehaber.com/2019/12/11/kadin-insandir-candir/?fbclid=IwAR1fEIKCAFSrXDlNh3UoKSbl3qxEv3bZij686-6zBPx-PDSZON16Lltlr4A


                         Hüseyin Habip Taşkın

Durmadan kadın düşmanlığı körükleniyor. Körüklenme karşısında şiddet, öldürme, sövme, tehdit etmelerde ekleniyor.  Erkek egemen toplumunda, sömürü düzeninde kadının adı yok. Kadın işlevsiz bir araç olarak görülmektedir. Kadına erkek tarafından ne yapılırsa yapılsın ‘hak ediyor’ mantığı herkese dayatılıyor.

Ülkemizde devletin kadına bakış açısı gericiliğiyle, faşizmiyle azgınca saldırıları kadın üzerinden tam gazla gidiyor.

Birde dini yönden fetva veriliyor. Kadının erkeğe itaat etmesi isteniyor. Kadını azda olsa erkek dövebilirmiş. Mişlerle kurulan gerici söylemler günlük yaşamda çokça duyulmaya başlandı.  

Gün geçmiyor ki bir ya da birkaç kadın barbar düzende erkek tarafından katledilmesin. Katledilen kadın mezara girerken,  yasa önünde takım elbiseli, kravatlı erkek ‘pişmanım’, ‘karımı seviyorum.’ Benzeri cümleler söyleyerek öldürme indiriminden faydalanıyor.

Adaletin tartısı düzenin nasıl işlediğiyle alakalıdır.

Ülkemizde haklarını arayan kadın dernekleri vardır. Devrimci yapılanmalarda olan kadınlarda hak arama mücadelesinde yerini alırken, birilerinin hoşuna gitmiyor. Çünkü hak arayan kadın sınıf mücadelesinde uyuyanları kadın ya da erkek olsun uyandırmaya çalışıyor. Birlikte mücadeleye çağırırken, gücünü yükseltmeye, insani haklarını almaya çalışıyor.

Devletin polisi yukarıdan emir aldıkça haklarını arayanlara saldırıyor. İstanbul’da  “Şili'de feminist örgüt Las Tesis'in kadına yönelik cinsel saldırı, istismar ve şiddeti protesto için başlattığı danslı protestoya, Kadıköy İskele Meydanı'nda bir araya gelen kadınlar da destek verdi.” Sonrasında emir yukarıdan geldiğine göre polis sadece yasal haklarını kullanan kadınlara şiddet uygulamıştır. Gözaltına alınanlara ters kelepçe takılmıştır.

Kadının ve erkek çocuklarının ırzına geçenlere, öldürenlere ceza indirimi anında geliyor. Yapılanlar kadına karşı şiddeti körüklemedir.

Gerici ve faşist düşünceye sahip olanlar şunu bilmelidir. Kadınların hak arama mücadelesinde yalnız olmadıklarını, her baskının ardından daha çok birlikte, çoğalarak geldiklerini bilmelidirler.

Devletin aygıtları elinizde olabilir. Sert emirler verebilirsiniz.  Sanmayın ki korkutuyorsunuz. Kadınlar susmayacak. Erkeklerde susmayacak. Birlikte dayanışarak, paylaşarak gericiliği, faşizmi yok edecekleri günlerde gelecektir.

10.12.2019




SIRANIZI BEKLEMEK İSTEMİYORSANIZ...

     Seçimleri sorgulamamız gerekiyor. Hem seçim yapılıyor ve ardından Kayyım atanıyor.  Yeri geliyor  polis sorgusu, ardından adliyenin yol...