19 Kasım 2023 Pazar

“AHPARİG” ARKADAŞIMSIN HIRANT


 

19 Ocak 2007 tarihi Türkiye için kara bir lekedir. Gerçek suçlular yargılanmadığı sürece bu dava bitmez. Bu ülkede ötekiler diye adlandırılanlara iyi gözle bakılmadığı Hırant Dink’in katledilmesi ve gelişen olaylar zinciri bizlere gayet iyi anlatıyor.

Hırant Dink’in öldürüldüğü gün Ogün Samast’sın yaşı küçük olsada, ona verilen görevi yerine getirdi. Rakel Dink’in sözleriyle “Bir bebekten katil yaratan karanlık.”  Kim bu karanlık? Yaşadığımız ülkemizin anlayışı Türk İslam Sentezi ile bütünleşen Sünnicilik ile harmanlanan anlayışın bir ürünü var olduğu sürece, Tahir Elçi, Musa Anter gibi daha çok aydın insanların öldürüleceğinin önü açıktır.

Hırant Dink davasında devletin makamlarında olanlardan kimi isimler öne çıktı. Yargı derinlemesine gitmediği gibi yüzeysel ve uzatmaları oynayarak birkaç kişiye ufak tefek cezalar kesti. Türkiye’de olan olaylara baktığımızda asıl devletin kendi içindeki gücü bulunduranlar ve iktidarda ya da koalisyon hükümetlerinin sorumluluğu bu işlerde vardır.

Olacak olan olayların senaryosu her zaman yazılır. Bu senaryo kısa zaman içinde değil, yıllar öncesinden hazırlanır. Her devletin basında bulunanlarla, yazarlarıyla ele alırsak tehlikeli, az tehlikeli diye adlandırdığı isimler vardır. Hepimizin devlet tarafından fişlendiği dersem daha iyi anlaşılır olur.

Bizlerin görevi çok açıktır. Türkiye’de ve dünyada dilleri, kültürleri, ten rengi ne olursa olsun insandır ve birer candır. Birlikte yaşamanın yolu tüm halkların dayanışmasından geçer. Hiçbir halk bir halkın düşmanı değildir.

Türkiye’de öldürülen tüm gazetecilerin, yazarların kimler tarafından organize edildiği bellidir. Karanlıkları aydınlığa çıkmalıyız. Bu uzun soluklu bir mücadeledir. Bedelleri çok ağırdır. Aydınlık bir dünyada yaşamak istiyorsak susmayın…

Hüseyin Habip Taşkın

19.11.2023

11 Kasım 2023 Cumartesi

GERÇEKLERLE YÜZLEŞMEK


 

Kaçıncı kez yazdığımı hatırlamıyorum? Sırtımızda taşıdığımız ağır yükü yeniden yazmak zorundayım. 2023 yılının bitimine az kadı. Yazarın, basın emekçilerinin, edebiyat ve sanat alanının her dalıyla uğraşan insanların işi çok zordur. Bedeli ne olursa olsun halklara gerçekleri, yaşanmışlıkları anlatmalıdır ve yazmalıdır.

Türkiye’de dünyanın bir parçasıdır. Sorunlar burada baskılarla birlikte gün geçtikçe artıyor. İktidara gelenler, koalisyon hükümetleri ve askeri darbelerde halka sopa hep gösterildi. Basın ve edebiyat, sanat alanında olanların etliye sütlüye karışmayanları ayırıp, gerçekleri savunanlara ağır bedeller ödetildiği bir ülkede yaşamaktayız.  Düşünce özgürlüğü kapsamı denilsede, düşünce iktidar koltuğunda oturanlar için değişime uğramaktadır. Devletin resmi ideolojisi burada öne çıkıyor.

AKP ve MHP birlikte hareket ediyor. AKP iktidara geldiğinde özgürlüklerden söz etti. Zamanla kendi yerini koruyarak, planlayarak sağlamlaştırdı.  12 Eylül 1980 askeri darbesinin devamı olan uygulamalar günümüzde de devam ediyor.

Bu ülkenin devrimcilerine, aydınlarına, liberallerine, düzene tepki gösterenlere karşı polis ve jandarma öne çıkartılıyor. Yeri geliyor Kürt politikacılarına, Alevilere benzer uygulamalar yapılıyor. Sonuç itibariyle sorgudan sonra adliye, cezaevi ile basınıyla tecrit politikasını işletiyor.

Türk İslam sentezi Türkçülük, Sünnicilik geleneğini devam ettiren bir anlayışla Tarikatlar ülkesine döndürmeye devam ediyorlar. Yasaları kendilerine göre evirip çeviriyorlar. Tutuklanan basın emekçileri, mahkemeleri sürenleri ile halka gözdağı verdirilmeye devam ediliyor.

İnsanca yaşam için dili, kültürü, ten rengi ne olursa olsun insandır. Eşit koşullarda birlikte yaşamanın, insanın insanları sömürmediği bir gelecek için mücadele etmeliyiz. Yazmaktan, düşüncemizi açıktan savunmaktan korkmayalım. Bu dünya bizimdir.

Hüseyin Habip Taşkın

11.11.2023

 

 

 

SIRANIZI BEKLEMEK İSTEMİYORSANIZ...

     Seçimleri sorgulamamız gerekiyor. Hem seçim yapılıyor ve ardından Kayyım atanıyor.  Yeri geliyor  polis sorgusu, ardından adliyenin yol...