19 Kasım 2021 Cuma

EGE 78’LİLER SANAT VE EDEBİYAT GRUBU BÖLÜM 62 YYAZAR VE ŞAİR ALİ ŞEKER

SOL VE SOSYALİSTLER

Ülkemizde faşizme karşı sol ve sosyalistlerin birlikte hareket etmesini her zaman savundum. Tek başına hiçbir parti ya da grup güçlü değildir. Yaşanan pratik ortadadır. Güçler birleştirilmelidir.

Tutsak Selahattin Demirtaş’ın bir araya gelme, hareket etme düşüncesini açıklaması gayet olumludur.

Daha önce yazmış olduğum makalede İtalya’da  33 Yunanistan’da 22 sol, sosyalist partilerin belediye başkanlığı, milletvekilliği seçimlerinde birlikte hareket ediyorlar. Seçim sonuçlarının doğrultusunda eksiklikler, hatalar, doğrular konuşuluyor. Bu birleşenler kendi partilerinde çalışmalarına devam ediyorlar.

Birde bizler geçmişimizle yüzleşmeliyiz. Bir taraflara savrulup durmayalım.

Hüseyin Habip Taşkın

19.10.2021


 

1 Kasım 2021 Pazartesi

EGE 78’LİLER SANAT VE EDEBİYAT GRUBU BÖLÜM: 61 YAZAR AHMET ŞAHİNBAŞ

EGE 78’LİLER SANAT VE EDEBİYAT GRUBU BÖLÜM: 61

 

HÜSEYİN HABİP TAŞKIN İLE YAZAR AHMET ŞAHİNBAŞ’IN SÖYLEŞİSİ

ALİ FUAT KARAÖZ’ÜN SUNUMUYLA.

 07.11.2021 TARİHİNDE YUOTUBE.COM KANALIMIZDAN YAYINLANACAKTIR.

 

26 Ekim 2021 Salı

TEZKERE MECLİSTEN GEÇTİ

  TEZKEREYE EVET OYU VERENLERİN ÇOCUKLARI SAVAŞA GİTSİN. CENNETTE HURİLER VARMIŞ. BU FIRSAT KAÇMAZ... BENDEN SÖYLEMESİ...
 

25 Ekim 2021 Pazartesi

EGE 78’LİLER SANAT VE EDEBİYAT GRUBU BÖLÜM: 60 MESİME ELİF ÜNALMIŞ’IN SÖYLEŞİSİ.

EGE 78’LİLER SANAT VE EDEBİYAT GRUBU BÖLÜM: 60
 
HÜSEYİN HABİP TAŞKIN İLE YAZAR MESİME ELİF ÜNALMIŞ’IN SÖYLEŞİSİ.
SUNUM ALİ FUAT KARAÖZ
 
30.10.2021 TARİHİNDE HÜSEYİN HABİP
TAŞKIN’IN YOTUBE.COM SAYFASINDAN YAYINLANACAKTIR.


 

12 Ekim 2021 Salı

EGE 78’LİLER SANAT VE EDEBİYAT GRUBU BÖLÜM: 59 2.Bornova Kitap Günleri

EGE 78’LİLER SANAT VE EDEBİYAT GRUBU BÖLÜM: 59

2.Bornova Kitap Günleri

Tarih:

24/09/2021 - 03/10/2021

 

PANDEMİ ÜZERİNDEN

HÜSEYİN HABİP TAŞKIN’IN YAZARLAR İLE SÖYLEŞİSİ.

 

PİYANO VE KEMAN DİNLETİSİ:

NİSA ÖLMEZ İLE YAREN ŞEN

 

YAZARLAR:

SEVİM KORKMAZGİL DİNÇ

EMİNE EMİRAL

FATMA KILIÇ

ÜMİT FATMA FIRAT

KEMAL KARATAŞ

AYŞE YETİŞEN

MESİME ELİF ÜNALMIŞ

ALİ FUAT KARAÖZ

EDAL YILDIRIM

OYA USLU

 

 19.10.2021 TARİHİNDE HÜSEYİN HABİP TAŞKIN’IN YOTUBE.COM SAYFASINDAN YAYINLANACAKTIR.



 

5 Ekim 2021 Salı

PTT KARGO ÜCRETİ BİZDEN AYŞE YETİŞEN, ALİ FUAT KARAÖZ, HÜSEYİN HABİP TAŞKIN BİZLER BİR KARAR ALDIK VE BU KARARI SİZLERLE PAYLAŞMAK İSTİYORUZ.

Kitaplarımızı internet ortamından satmaya karar verdik. Gönül isterdi ki birçok yazar arkadaşımızı aramıza katmak. Ama bunu kaldıracak gücümüz yoktur. Sizlerde bölgenizde bir araya gelerek dayanışma ağı ile kitaplarınızı internet ortamında satabilirsiniz. Kapitalizm sömürüsünü yaparken popülist yazarını da baş tacı yapıyor. Diyelim ki bizimkisi de çözüm arayışıdır.
Ödeme iban ile yapılıyor.
05549903019
























 

EGE 78’LİLER SANAT VE EDEBİYAT GRUBU BÖLÜM: 58 MÜZİSYEN AHMET ARİF KANISICAK

EGE 78’LİLER SANAT VE EDEBİYAT GRUBU BÖLÜM: 58

 

HÜSEYİN HABİP TAŞKIN İLE MÜZİSYEN AHMET ARİF KANISICAK’IN SÖYLEŞİSİ

ALİ FUAT KARAÖZ’ÜN SUNUMUYLA.

 

09.10.2021 TARİHİNDE YUOTUBE.COM KANALIMIZDAN YAYINLANACAKTIR.

 

24 Eylül 2021 Cuma

EGE 78’LİLER SANAT VE EDEBİYAT GRUBU BÖLÜM: 57 TİYATROCU BİLGEHAN OĞUZ

EGE 78’LİLER SANAT VE EDEBİYAT GRUBU BÖLÜM: 57

TİYATROCU BİLGEHAN OĞUZ İLE HÜSEYİN HABİP TAŞKIN’IN SÖYLEŞİSİ.

ALİ FUAT KARAÖZ’ÜN SUNUMUYLA.

29.09.2021 TARİHİNDE YUOTUBE.COM KANALIMIZDAN YAYINLANACAKTIR.

 

20 Eylül 2021 Pazartesi

CEZAEVLERİNDEN DOĞAN EDEBİYATÇI VE SANATÇILAR

 ‘Bir zamanlar gençtik’ cümlesini yaşları ilerleyen insanlar dile getirir. Bunu söylerken aynı zamanda geçmişe, takvim yaprakları arasında kalmış yaşanmışlıklara doğru yolculuğa çıkarlar. Yaşanmışlıklar, iz bırakan olaylar bir film şeridi gibi kişinin düşüncesinden sessizce geçer. O an nasıl duruyorlarsa yüreklerinde hüzün rüzgârları hafiften eser ve tüm bedeni sarar.

Benimde yaşamış olduğum birebir iz bırakan olaylar zaman zaman davetsiz misafir gibi ansızın aklıma gelir ve beni benden alır gider.

12 Eylül 1980 askeri darbesi öncesinde gençtik, yaşlarımız on dört on beş on altı ve üzeriydi. Sömürüye, baskıya, zulme karşı sosyalizmi kurma inancıyla kendimizi devrime adamıştık. Fabrikalarda, sokakta, tarlada, evlerde, köylerde insanın var olduğu her yerde insanca yaşamı anlatıyor, saflarımıza insanları katıyorduk.

12 Eylül 1980 Askeri Darbesiyle devrimci avı başladı. Yakalananlar işkence tezgâhlarından geçirildiler. Kimilerinin yaşamları sonlandırıldı. Sakat bırakılanlar oldu. Askeri ve sivil cezaevlerinde devrimci tutsaklara işkence tüm metotlarıyla farklı uygulanıyordu. Birkaç örnek ile belirtirsem; Diyarbakır cezaevinde aileler ve devrimci tutsaklar görüşte Kürtçe konuştukları için cop ve kalasların hedefindeydiler. Her koğuşta işkence seansları farklıydı. Çanakkale ve Bartın cezaevlerinde mazotlu suyun çeşmeler aracılığıyla devrimci tutsakların olduğu koğuşlara verilmesi… Amerikalıların Vietnam halkına yapmış olduğu kafeslerin bir benzer uygulaması Ankara Mamak cezaevinde devrimci tutsaklar için yapılmıştı.

İdamların adım adım devreye sokulmasına, devrimci tutsakların kaldığı koğuşlara asker ve gardiyan ordusuyla diz çöktürme, onur kırdırma saldırılarının yapılmasına karşı devrimci tutsakların direnmeleri elbette ki kaçınılmaz olarak gündeme gelmişti. Cezaevlerinde insanlık onuru direnişi sürerken içimizden çıkan yazan, çizen, resim yapan, elişi becerilerini sergileyen, saz çalıp türkü söyleyen yoldaşlarımız askeri darbeye karşı bir direniş abidesi olarak su yüzüne çıkmışlardı.

Çanakkale Özel E Tipi Cezaevinde kaldığım süre içerisinde bir yazar arkadaşımızın notlar aldığını fark etmiştik. Zaman içinde bu arkadaşımızın kitabı çıkmıştı. Diğer cezaevlerinde de şairlerin çıktığını duyuyor, onurlanıyorduk. Bir anımı paylaşarak yazıma devam edeyim.

Koğuşumuzdaki ikili ranzalar altlı üstlü olmakla birlikte demirden yapılmışlardı. Arada az bir boşluk ve yine ikili ranza vardı. Ranzaların bitiminde demir kapının yanı başında yemek yediğimiz masalar duruyordu. Pencerelerin önünde diklemesine yuvarlak, aralıklı demir çubuklar takılıydı. Demir çubukların ardı havalandırmaydı. Havalandırmamız insanlar için yeterli değildi. Duvarları hafiften koyu grimsi bir renkteydi, içimizi karartıyordu.

Koğuşumuzda iki tane karikatürist arkadaşımız vardı. İkisi de çizdikleri karikatürleri Gırgır dergisine gönderirdi. İkisinin de çizimlerinde fare ve kedi olurdu. Fare gardiyanı, kedi ise devrimci ve adli hükümlüleri temsil ediyordu. Karikatürlerini bizlere de göstererek fikrimizi alırlardı. Çizdiklerine baskıların, işkencelerin ortamında gülerdik. Gırgır dergisinin takipçileri olmuştuk, arkadaşlarımıza dergi geldiğinde sıra ile bakıyor ve yazılanları okuyorduk. Hemen hemen her sayıda gönderdikleri karikatürler yer alıyordu.

Bir gün kapının mazgalı açıldığında gardiyan, karikatürist arkadaşlarımızın isimlerini söyleyerek yanına çağırdı. Arkadaşlarımız gittiğinde, bizler de kapı ağzına yığıldık. Bir terslik olursa idareye vermeyerek direnecektik. Nedeni şuydu; kapı altına ve banyoya devrimci tutsaklar çekilip cop ve kalaslarla dövülürlerdi. Bu dövülme olayına adli suçtan yatanlar da dâhildir.

Gardiyan cezaevi müdürünün söylediğini aktarırken:

“Bundan böyle fare ve kedi çizmek yasak! Çizerseniz cezaevinden dışarı çıkamaz,” dedi. Hepimiz şaşırmıştık. Karikatürist arkadaşlarımız gardiyanı soru yağmuruna tuttular.

“Neden?”

“Fare gardiyanları anlatıyormuş. Ankara rahatsız olmuş. Bizlerle dalga geçiyormuşsunuz.”

Gardiyanın konuşmasından sonra kahkaha sesleri koğuşta, koridorlarda yankılandı.

 

Hüseyin Habip Taşkın

18.04.2021 



19 Eylül 2021 Pazar

KOSKOCA REİS

 REİS AÇIKLAMA YAPTI. NOTERİ DE ONAYLADI. BEN YILLARDIR BAŞINIZDAYIM. HAYAT PAHALILIĞINI YAPANIN YANINDA KALMAYACAK DEDİ.  DÜŞÜNDÜM KOSKOCA REİS YALAN MI SÖYLEYECEK. 

AKLIM KARIŞTI. YOKSA HAYAT PAHALILIĞININ NEDENİ BEN MİYİM?
 

10 Eylül 2021 Cuma

EGE 78’LİLER SANAT VE EDEBİYAT GRUBU BÖLÜM: 55 YAZAR VE SANATÇI NUR TÜRK

 EGE 78’LİLER SANAT VE EDEBİYAT GRUBU BÖLÜM: 55

YAZAR VE SANATÇI NUR TÜRK İLE HÜSEYİN HABİP TAŞKIN’IN SÖYLEŞİSİ.

ALİ FUAT KARAÖZ’ÜN SUNUMUYLA.

15.09.2021 TARİHİNDE YUOTUBE.COM KANALIMIZDAN YAYINLANACAKTIR.



4 Eylül 2021 Cumartesi

İNCİRALTI KENT ORMANI ENGELLİ KAFETARYASI...


 

EGE 78’LİLER SANAT VE EDEBİYAT GRUBU BÖLÜM: 54

YAZAR VE ŞAİR AHMET KARBEŞ VE

ALİ KOÇER

DARBUKADA MEHMET YARENOĞLU CÜMBÜŞDE MEHMET HAYRİ UZUNER ALİ FUAT KARAÖZ’ÜN SÖYLEŞİSİ.

SUNUM HÜSEYİN HABİP TAŞKIN

08.09.2021 TARİHİNDE YUOTUBE.COM KANALIMIZDAN YAYINLANACAKTIR.

 

27 Ağustos 2021 Cuma

YAZAR İRFAN ERDOĞAN İLE HÜSEYİN HABİP TAŞKIN’IN SÖYLEŞİSİ. SUNUM ALİ FUAT KARAÖZ

 

EGE 78’LİLER SANAT VE EDEBİYAT GRUBU BÖLÜM: 53

YAZAR İRFAN ERDOĞAN İLE HÜSEYİN HABİP TAŞKIN’IN SÖYLEŞİSİ.

SUNUM ALİ FUAT KARAÖZ

01.09.2021 TARİHİNDE YUOTUBE.COM KANALIMIZDAN

 YAYINLANACAKTIR.


 

22 Ağustos 2021 Pazar

TARİHİN VE BUGÜNÜN AYNASINDA HEMŞİN ERMENİLERİ


 

TARİHİN VE BUGÜNÜN AYNASINDA HEMŞİN ERMENİLERİ 

 YAZARI: ALİYE ALT
BELGE YAYINLARI
 MERHABA DOSTLAR VE CANLARIM OKUDUĞUNUZ KİTAPLARI İNTERNET ORTAMINDA YAYINLAYIN. YAZARLARIMIZIN VE TANIDIK YAZARLARINIZIN KİTAPLARINI DAYANIŞMA ADINA ALIN. 
KAPİTALİZMİN VE EMPERYALİZMİN POPİLİST SANATÇILARINA VE EDEBİYATÇILARINA KARŞI YAŞASIN DEVRİMCİ SANAT VE EDEBİYAT...

19 Ağustos 2021 Perşembe

EGE 78’LİLER SANAT VE EDEBİYAT GRUBU BÖLÜM: 52 YAZAR VE ŞAİR HİKMET DÖNMEZ


 EGE 78’LİLER SANAT VE EDEBİYAT GRUBU BÖLÜM: 52

YAZAR VE ŞAİR HİKMET DÖNMEZ İLE HÜSEYİN HABİP TAŞKIN’IN SÖYLEŞİSİ.

SUNUM ALİ FUAT KARAÖZ

25.08.2021 TARİHİNDE YUOTUBE.COM KANALIMIZDAN YAYINLANACAKTIR.

17 Ağustos 2021 Salı

EGE 78’LİLER SANAT VE EDEBİYAT GRUBU BÖLÜM 51 YAZAR MEHMET TEPEBAŞI

SU EYLEMİ https://almanyalilar.net/2021/08/su-eylemi/?fbclid=IwAR1zbWW6tq34_9ILgDgB_87LB1mHqvwSm4769r5G11p_ckJG1KDKHoHXNfQ


 

Hüseyin Habip Taşkın

Gecenin bir vaktinde adımlarını ağırdan atıyordu. Sokak aralarında gelişi güzel kondurulmuş binalara bakıyordu. Gençliğinden bugünlere ne çok değişim görmüştü Adnan.

 Köşedeki kahvenin önünde durdu. Geldiği hafiften yokuş olan sokağa baktı. Anında başını aşağıya çevirdi. Köşe başları afişleme, duvar yazılamalarında önemli yer tutardı. Tehlikenin olup olmadığını kontrol ederdi. O günler Adnan için geçmişte kaldı.

 “ Yoldaş Adnan uykun mu kaçtı? Yoksa geçmişe mi takıldın?”

 Sesin Ferhat’ta ait olduğunu anladığında gülümsedi. Birlikte aynı dernekte geceli ve gündüzlü koşturmuşlardı.

 “ Hangisini desem ki? İkisi birden demek doğru olur. ”

 İki arkadaş binaların aralarından sessizce aşağıya doğru yürüdüler. Duvarları sarı boyalı ortaokulun yanına geldiler. Birlikte bakıyorlardı. Ferhat sessizliği bozdu:

 “Bir tane ortaokulumuz ve yukarıda ana caddenin kenarında bir ilkokulumuz vardı. İlkokulun yanında Rumlardan kalma taşlardan örme, genişliği büyükçe bir su kuyusu vardı. Hemen yanında derme çatma bir kahvehane vardı.”

 “Çardaklı kahvehane derdim. Kuyunun suyu boldu. Kuyuya baktıkça kendi gölgemi aşağıda dalgalı görürdüm.”

 “Binalarla gelişiyoruz derken kuyular bir bir kapatıldı. Sokak çeşmeleri vardı. Modernleşiyoruz diye halkın suyunu kaş ile göz arasında iptal ettiler. Şimdi parayla su içiyoruz.”

 “Damacan içinde su icat ettiler. Adına sağlıklı su dediler. Sermaye para üstüne para kırıyor. Su hepimizin hakkıdır.”

 Ferhat gülerek:

 “Eski günlerde su eylemimiz olmuştu. İnsanları uyandırmak, birlik olmak güzel günlerdi.”

 İki arkadaş yüz yüze gülümseyerek bakıyorlardı. Adnan gözlerini kırpıştırdı:

 “ Bizim kuşağımız toprağa karışıyor. Birbirimizi yolcu ediyoruz. O günler güzel günlerdi. İnsanlarla iç içe olmak güzeldi.

 Su eylemimiz dedin. O gün bizimle yoldaşlık edenlerimizden birkaçını yıllar önce toprağa sloganlar eşliğinde vermiştik. Yaşam koşullarından dolayı buralardan zorunlu ayrılanlarımız oldu. Öldüler mi? Kaldılar mı?”

 Tekrar yürümeye başladıklarında köpeklerin havlamasını duydular. Ferhat’ın elleri cebinde:

 “ Yan tarafa düşen dağda ormanlık içinde tek ve iki katlı evler vardı. Elektrikleri vardı ama suları yoktu. Devrimci grupların halktan topladıkları paralarla su boruları alındı. Belediyenin su şebekesinden başlayarak halkımız ile çalışarak su boruları döşendi. Semtte devrimciler el ile gösteriliyordu.”

 Adnan birden canlandı:

 “Halk için mücadele… Ana caddenin aşağı kısmında susuzluğa hayır eylemi yapmıştık. Ummadığımız kalabalık gelmişti. Ellerinde plastik su bidonları, tenekeler vardı. Kimileri tencere, kaşık getirmişti. Önder kısa bir konuşma yaptı. Susuzluğa hayır. Diye birlikte attığımız sloganda, ellerini bidonlara, tenekelere vuranlar vardı. Tencere kaşık getirenlerde, kaşık ile tencerenin altına vuruyorlardı. Slogan ve güm güm sesleri ortalığı yıkıyordu. Sanırım on beş yirmi dakika sürmüştü.”

 Yürüye yürüye su protestosu yaptıkları yere geldiler. Yolun ortasında o günkü gibi durdular. Birkaç dakikada olsa o günler akıllarından gelip geçti.

 31.07.2021

 

13 Ağustos 2021 Cuma

KİTAP DAYANIŞMASI YAŞATIR

ÖZGÜRLÜK DÜŞLERI  'SEYFO' 

YAZARI: İRFAN PALALI 

YAZAR ARKADAŞLARIMIZIN KİTAPLARINI VE TANIDIĞINIZ YAZARLARIN KİTAPLARINI YAYINEVLERİNDEN  VE İNTERNET ÜZERİNDEN DAYANIŞMA İÇİN ALIP OKUYUN. 

OKUDUĞUNUZ HER KİTABIN FOTOĞRAFINI İNTERNETTE YAYINLAYIN. KAPİTALİZME VE EMPERYALİZME KARŞI  DAYANIŞMA YAŞATIR. 
 

11 Ağustos 2021 Çarşamba

EGE 78’LİLER SANAT VE EDEBİYAT GRUBU BÖLÜM: 51 YAZAR MEHMET TEPEBAŞI


 

EGE 78’LİLER SANAT VE EDEBİYAT GRUBU BÖLÜM: 51

YAZAR MEHMET TEPEBAŞI’NIN “POTAKAL ÇİÇEĞİ KOKUSU VE BİR DE ADANA” KİTABI ÜZERİNDEN HÜSEYİN HABİP TAŞKIN İLE SÖYLEŞİSİ.

SUNUM ALİ FUAT KARAÖZ

18.08.2021 TARİHİNDE YOUTUBE.COM KANALIMIZDAN YAYINLANACAKTIR.

 

6 Ağustos 2021 Cuma

EGE 78’LİLER SANAT VE EDEBİYAT GRUBU BÖLÜM: 50 YAZAR VE SANATÇI YÜKSEL KURTUL


 

EGE 78’LİLER SANAT VE EDEBİYAT GRUBU BÖLÜM: 50

YAZAR VE SANATÇI YÜKSEL KURTUL İLE HÜSEYİN HABİP TAŞKIN’IN SÖYLEŞİSİ.

SUNUM ALİ FUAT KARAÖZ

11.08.2021 TARİHİNDE YOUTUBE.COM KANALIMIZDAN YAYINLANACAKTIR.

 

VİCDAN ÖZERDEM'İN KİTABI SİYASİ'Yİ OKUMAYA BAŞLADIM.

VİCDAN ÖZERDEM'İN KİTABI SİYASİ'Yİ OKUMAYA BAŞLADIM. 

YAZARLARIMIZIN VE TANIDIK YAZARLARIN KİTAPLARINI DAYANIŞMA ADINA ALIN VE OKUYUN. METRODA, OTOBÜSTE VE HER YERDE FOTOĞRAF ÇEKTİRİP YAYINLAYIN. KAPİTALİZMİN, EMPERYALİZMİN POPÜLİST KÜLTÜRÜNE KARŞI DEVRİMCİ SANAT VE EDEBİYATI SAVUNMALIYIZ.
 

30 Temmuz 2021 Cuma



 

EGE 78’LİLER SANAT VE EDEBİYAT GRUBU BÖLÜM: 49

YAZAR VE RESSAM SAİT ORAL UYAN’IN “RAHMAN’IN KAVALI” KİTABI ÜZERİNDEN HÜSEYİN HABİP TAŞKIN İLE SÖYLEŞİSİ.

SUNUM ALİ FUAT KARAÖZ

04.08.2021 TARİHİNDE YOUTUBE.COM KANALIMIZDAN YAYINLANACAKTIR.

 


13 Temmuz 2021 Salı

EGE 78’LİLER SANAT VE EDEBİYAT GRUBU YAZAR VE ŞAİR KAMİL AYDEMİR BÖLÜM 46

ECDADIMIZ "KİTAP VARDIR OKUNACAK"

ECDADIMIZ  

YAZARI: RAGIP İNCESAĞIR

SU YAYINEVİ

KİTABA BAŞLADIĞIMDA BANA ÖĞRENCİLİK DÖNEMİNİ HATIRLATTI. ÖDEMİŞ ENDÜSTRİ MESLEK LİSESİNDE TARİH ÖĞRETMENİM MUSTAFA TÜDEŞ'İ HATIRLATTI. SINIFIMIZA GİRDİĞİNDE TANIŞMA MERASİMİNDEN SONRA DERS KİTABI OLAN TARİH KİTABINI GETİRMEYİN DEDİKTEN SONRA ŞU AÇIKLAMAYI YAPMIŞTI: OKUDUĞUNUZ TARİH KİTABI GERÇEKLERİ YANSITMIYOR DEMİŞTİ. BİZLERE BİLİMSEL TARİHİ ANLATMIŞTI.

ONUN DERSİNİ ÇOK SEVMİŞTİM.  KENDİSİNE TEŞEKKÜR EDERİM. 

TEŞEKKÜR EDERİM RAGIP İNCESAĞIR.  GEÇMİŞE SAYENDE YOLCULUK YAPTIM. SU YAYINEVİNE'DE TEŞEKKÜR EDERİM. 

HÜSEYİN HABİP TAŞKIN

5 Temmuz 2021 Pazartesi

https://almanyalilar.net/2021/07/karisik-isler/?fbclid=IwAR1ev-LtJ-G3WNoceze1g9otjtaFezduP39QTDMJjBOwjS-HfXXJ5wIs_fQ KARIŞIK İŞLER

 

Hüseyin Habip Taşkın

Şimşek Kara sokakta güneşli bir günde adamlarıyla yürüdüğünde etrafa durmadan bakıyorlardı. Daracık sokakta çok katlı evler birbirine farklı yapılarla karşılıklı duruyorlardı.

Karşılarından saçları kırlaşmış, kısa saçlı, orta boylarda bir kadının kendilerine doğru geldiğini fark ederler, kadın göz hapsindedir. Şimşek Kara daha dikkatli bakar, gözlerine inanamaz. Yıllar öncesinden tanıdığı ilkokul öğretmeni Seval’dir. Yanına yaklaşınca durdu. Öğretmeni de durdu.

“ Beni çıkartamadın değil mi? İlkokulda senin öğrencindim. Şimşek Kara… En arka sıradaydım. Birazda tembeldim.”

Seval öğretmen rahatladı. Konuşmaya başladı:

“Sen demesen tanıyamazdım. Basında sıkça adını duyuyorum. Gayrimeşru işlerin adamı Şimşek Kara olmadı evladım olmadı. Sana hiç yakıştıramadım.”

Şimşek Kara’nın ten rengi hafiften allaştı. Yutkundu. Gülümsemek istediyse de yapamadı:

“Ona gayrimeşru işlerin adamı demeyelim. Kamu işi yapıyorum. Vatan için…”

“Haaa öyle mi?”

“Öyle öyle.”

Karmaşık duygularla birbirlerine bakıyorlardı:

“Öğretmenim yüz hatlarınız aynı kalmış, sesinizde bir değişiklik yok.”

“Seni çok değişik gördüm. Yanındakiler adamın mı?”

“Evet. Birlikte vatan millet işleriyle uğraşıyoruz. Hayır, işi diyelim.”

Seval öğretmen kızgınlığını belli etmemeye çalışıyordu:

“Evladım ben seni böyle yetiştirmedim.”

“Ah öğretmenim. Yaram çok derindedir. Çocukluğum çalındı. Okulda çokça nasihat dinledim sizden. Sınıfta ‘birbirinizi sevin, kollayın, yardım edin’ derdin. Senin anlattığın sokakta geçmez. Sokakların köşe başlarında puşt zulaları vardır. Başlarında kelli felliler. Kendi güçleriyle hareket ederler. Hoşlansanız da hoşlanmasanız da bende bunlardan biriyim.”

Seval öğretmen ne diyeceğini bilemedi:

“Biliyorsun. Evim dağa yakındır. Taş evde oturuyordum. İki küçük odadan yapılmaydı. Çatı tamir istiyordu. Tuvaleti kapının yanındaydı. Orada banyo yapılırdı. Hem yazlıktı hem de kışlık. Babam öldüğünde neden öldüğünü bilemedim? Saf saf söylenenleri dinliyordum.

Annemle bir başıma kaldım. Günlerce ağzımıza bir lokmanın girmediği oldu. Evimizin üstünde bir taş ev vardı. Lakabı Cibilliyetsizdi. Beni yanına çağırdığında “gir içeri şu yemeği evinize götür. Ananla yersin” demişti.

Eve girdiğimde tahta kapının kapandığını duydum. Cibilliyetsiz aaahhh… aaahhh şerefsiz. Zorla bana tecavüz etmişti. Ağrılar içinde neye uğradığımı anlamadım. Birkaç kez daha tecavüz etti. Hiç kimseye anlatamadım. Annem ölünce de ortada kaldım. Orada burada çukurlara düşe düşe kavgaların içinde buldum kendimi. Karakollarda ne dayak yedim bir bilsen. Birkaç kez Islâh Evine düştüm.

Cibilliyetsizi hiç unutamadım. Aklımın bir köşesinde onu öldürürken hep hayal ettim. İntikam hırsıyla kendimden geçtim. Günü geldiğinde evine gittim. Enayi beni elde edeceğini sandı. İlk önce onu anadan doğma soyundurdum. Elimdeki bıçağı görünce yalvarmaya başladı. O an duygularım onu öldürme dedi. Öldürmedim onu ama öldürmekten beter ettim. Sikini bıçakla ikiye ayırdım.  Avazı çıktığı kadar bağırıyordu.  Oradan nasıl çıkıp gittiğimi anlayamadım.”

Seval öğretmenin aklı bir gidip geliyordu:

“Sana bir şey oldu mu?”

“ Kendisine ne oldu bilemem? Cibilliyetsizin beni polise ötmediğidir. Bu olaydan sonra ben farklı biri oldum. Arkamdan bir el yardım ediyormuş duygusuna kapıldım. Adım babaların arasında anılmaya başlandı.”

Seval öğretmen ağlamamak için kendisini zor tutuyordu:

“Oğlum bu işleri bırakman için bir yolu yok mu?”

“Bu işe bulaşalı yıllar oldu. Vukuatım bir değil sayısını unuttum. Geriye dönüşüm yok.”

Seval öğretmen öğrencisine acımaya başladığında:

“Burada ne arıyorsun?”

“Hiç… Kendimi arıyorum aramasına, bulamıyorum.”

Seval öğretmen Şimşek Kara’nın elini tutup, anne şefkatiyle okşadı:

“ Oğlum güzel şeylerde yapılıyor.”

Seval öğretmene bakıp başını salladı:

“Güzel şeyler yapılmıyor. Yapıyorlarmışın yansımasını yansıtıyorlar bizlere. Tertemiz duygularınız var. Farklı bir gözle bakmaya çalışsaydınız. Kötüleri de görür tanırdınız. Kötülerin elinde olanakların her türlüsü var. Para onlarda… Güç onlarda… İktidar onlarda… Öğretmenim.”

Islak gözlerle birbirlerine duygusallıkla bakıyorlardı. Şimşek Kara zorlanarak konuşmaya başladı:

“Bir gün sınıfta bizlere şu soruyu sormuştun? Büyüğünce ne olacaksınız? Ben öğretmen olacağım demiştim. Senin gibi iyilik meleği olmak istiyordum. Sıra arkadaşlarım. Doktor, mühendis, hemşire dediler. Birçoğumuz söylediklerimize ulaşamadık.

Ulaşanların sayısı azdı. Orta sıralarda önde oturan Nilgün vardı. Sınıfın çalışkanıydı. Sümükleri suyun akışına benzerdi. Bizler kızdırırdık. Size şikâyet ederdi. Sizde ‘Çocuklar yapmayın. Birbirinizi kırmayın.’ Derdiniz. Ne güzeldi o günler. Nilgün avukat oldu biliyor muydunuz?”

“Bilirim. Hanım hanımcık olmuş. Birkaç kez evime ziyaretime gelmişti.”

Kahkahayı basmasıyla sustu:

“Özür dilerim öğretmenim. Nilgün benim davalarımın avukatıdır. Benim arkamdakileri temizliyor.”

“Aaaa… Ciddi misin?”

“Anlayacağın dille söyleyeyim. Kirli işlerimi temizliyor. Nilgün’ün iki sıra arkasındaki sırada Serkan oturuyordu. Doktor oldu. Hastayı müşteri olarak görüyor. Ameliyat ettikleriyle pazarlık yapıyor. Hastanenin malzeme ihtiyaçlarını alma komisyonunda yükünü tuttu. Zaman zaman aynı meyhanede birlikte kafaları çekiyoruz. Birbirimize olanı biteni anlatıyoruz. Onun benden, benim ondan ne farkım var öğretmenim? O diplomalı bense diplomasız.”

 “Oğlum gerçek mi bunlar?”

“Aç gözünü öğretmenim. Senin eksenin dışında farklı yaşamlar var.

 Bak birde Savcımız var. Solmaz’ın baktığı davada bende vardım. Aramızda tartının kefelerini eşitledik.”

“Oğlum ne içtin? Ne söylüyorsun? Düşüp bayılacağım.”

“Uyuşturucu kullanmam. İçkimi akşamdan akşama içerim. Doğduğum güne, yaşamıma, beni bu hale getirenlere ana avrat söverim.

Dur dur. İçimizde bir dürüst kişi vardı. Yan sınıfta okuyordu. Hakyemez. Gazeteci oldu. Her şeyi didiklerdi. Başta kim bulunuyorsa yazısını esirgemezdi. İnsanca yaşam istedi. Garibimi öldürdüler. Onunla da birkaç kez karşılaştım. Çay ocağında çayımızı içip lafladık.”

“Hatırlamaz mıyım? Öldürüleli sekiz yıl oldu. Bir güvercin gibi kaldırıma düştü cansız bedeni. Sadece üzüldüm. Neden öldürüldü? diye hiç sorgulamadım. Ne garip kirli işlerle uğraşsan da sen sorguluyorsun.”

“Okulumuzda kantinin yanındaki sınıfta pısırık Sinan vardı. Ben doğduğum eve başımı dinlemek için ara sıra kalmaya giderdim.  Onu gördüğümde yamalı pantolonu, ceketiyleydi. Acıdım. Konuştuğumuzda kaderine isyan ediyordu. Bende ona dedim ki “Gel yanıma senin kaderini ben değiştireyim.” Yanımda indir ve bindir işleriyle, temizleme işleri yapıyor. Her gördüğünde “Allah seni başımdan eksik etmesin” diyor.”

“Oğlum onu da kendine benzetmişsin.”

“Öğretmenim açlıktan ve yoksulluktan kurtardım. Büyük sevap işledim. Ne yapayım elimi uzatmayıp açlıktan sürünse miydi?”

Seval öğretmen bir oooff çekti.

Şimşek Kara izin isteyerek öğretmeninin elini öptü. Aradaki mesafe açıldığında Seval öğretmen öğrencisine bakıyordu. Aklından ‘nerede hata yaptım?’ diye düşündü. Apartmanların arasından dar sokaktan yürümeye başladı.

Bir zamanlar buraları bomboştu. Tek katlı, iki katlı bahçeli evler vardı. Farklı ağaçların, çiçeklerin güzelliğinde kelebeklerin uçuştuğu, arıların bal yapmak için oradan oraya konduğu, farklı kuşların koro halinde ötüştüğü, temiz havada eklenince doğanın eşsiz güzelliği zaman içinde betonlaştırıldı.  

Apartmana girdiğinde dördüncü kata merdivenlerden çıktı. Kapıyı açıp içeri girdiğinde sesi yükseldi:

“Çarpıklığı nasıl göremedim? Kendimi neden yetiştiremedim? Gördüğüme neden ses çıkarmadım?”

Sandalyesine oturdu. Başının içinde uğuldayan öğrencileriydi.  Sinan Kara içini dökmüştü öğretmenine:

“Ah öğretmenim. Basında kötü olarak ben anılırım. Uyuşturucuyu yurtdışına tek başıma çıkardığımı sanıyorsun değil mi? Silahları ülkeye soktuğumu sanıyorsun değil mi? Arkamdaki güç olmasa beni çoktan ezerler öğretmenim. Ben kimim ki?”

Oturduğu yerden balkona çıktı. Apartmanlardan görebildiği kadar gökyüzüne baktı.

“Keşke bulut olsaydım.” Diye bağırdı. Bağırması sokakta yankılandı. Duyan olsa da umursamadı. Başladı hıçkırarak ağlamaya…

15.06.2021

YAZAR MEHMET TEPEBAŞI'NIN SU YAYINLARINDAN ÇIKAN ÖYKÜ KİTABI

 DAYANIŞMA YAŞATIR...
 YAZAR MEHMET TEPEBAŞI'NIN SU YAYINLARINDAN ÇIKAN ÖYKÜ KİTABINI OKUMAYA BAŞLADIM. EMEĞİNE SAĞLIK DİYORUM. NİCE OKURLARIN OLSUN. 

KİTAP VARDIR OKUNACAK...






2 Temmuz 2021 Cuma

EGE 78’LİLER SANAT VE EDEBİYAT GRUBU BÖLÜM: 45 YAZAR MEHMET KILIÇ'IN KİTAPLARI ÜZERİNDEN SÖYLEŞİSİ



 

EGE 78’LİLER SANAT VE EDEBİYAT GRUBU BÖLÜM: 45

HÜSEYİN HABİP TAŞKIN’IN YAZAR MEHMET KILIÇ İLE KİTAPLARI ÜZERİNDEN SÖYLEŞİSİ  

SUNUM ALİ FUAT KARAÖZ    

07 TEMMUZ 2021 TARİHİNDE YOUTUBE KANALIMIZDA YAYINA GİRECEKTİR.       

1 Temmuz 2021 Perşembe

SİVAS'I UNUTMA UNUTTURMA



 

SİVAS MADIMAK OTELİNDE YAKILANLAR, ÖLDÜRÜLENLER DERİN DEVLETİN İŞİ OLMAKLA BİRLİKTE O GÜNKÜ HÜKÜMETİ OLUŞTURANLARDA BU SUÇA ORTAKTIR.

LAMI CİMİ YOK! “BİZ VALİYİ, BAKANI, ŞUNU BUNU ARADIKTA…” GEÇİN BUNLARI…

ASIL KATİLLER NEREDE? 

29 Haziran 2021 Salı

EGE 78’LİLER SANAT VE EDEBİYAT GRUBU BÖLÜM 44 YAZAR VE SANATÇI A DERSİ...

KİTAP VARDIR OKUNACAK...





 'YAZAREVİ TOPLULUĞU DERNEĞİ'NDE BİR ZAMANLAR  BİRLİKTE OLDUĞUM YAZAR HANDAN ALTIN ARKADAŞIMIN   "BEŞ DUVAR BİR ODA" ADLI ÖYKÜ KİYTABI  YAYINLANDI. 

YAZAR ARKADAŞIMIN YOLU OKUYUCUSUYLA  BULUŞSUN...  

 

26 Haziran 2021 Cumartesi

https://almanyalilar.net/2021/06/edebiyatin-nasili/?fbclid=IwAR0Pv77cdvUETMOXbZdonzXVAlNWBhNbHVFXipQd78LQnrdtEumGJ-_WiM8 EDEBİYATTIN NASILI


Hüseyin Habip Taşkın 

Ülkede betonlaşma dönemi tüm hızıyla sürüyordu. Tarla, ova, dere kenarı, orası burası fark etmiyordu. Koskoca yöneticinin ağzından bir kere çıkmıştı. Son cümle de:

“Ölmek var dönmek yok.”

Yakın tarihte demişti.

Çılgın Proje adı altında asırlık ağaçlar bir günde kıyıma uğradı. Mantar gibi yerden gökyüzüne uzanan devasa binalar fışkırıverdi. Binalar iç içe, dip dibeydi. Çağdaşlığı ve medeniyeti betonlaşmayla ölçen bir bilenimiz vardı. Süper akıllıydı. Her şeycikleri bilirdi.

Kurnazlar havayı koklar her dönemin, her başa gelenin adamıdır. Fırsatlar bu gibiler için vardır. Müteahhit Eğri ne zaman doğru olduğunu bilen yoktur. İlçenin en parlak cilalı işlerini alırdı. Arsayı öteye beriye, aşağıya yukarıya doğru bir kılıfına uydurup yapardı.  

Bir bilenin yanında yer aldı. Hiç kimse bu işe şaşırmadı. Müteahhit Eğri’nin kulağına birileri fısıldamıştı. ‘Dağın başı’ diye. Allah’ın sevgili kuluydu nede olsa işleri iyi gitmeyecekte garibanın mı gidecekti. Dağın başından beleşe getirdi toprakları. Topraklarda yeşerdi betonlaşma.

Müteahhit Eğri takım elbiseli, gömlekli ve kravatlı asiller soyuna girmişti. Sesi bir politikacı gibi çıkmaya başladı:

“Dağa, taşa açıkta kalmayasınız diye yollar, evler yapıyoruz. Kış, yaz demeden sizi düşünerek çalışıyoruz.” Dedi.

Aynı cümleleri yer değiştirerek önüne çıkanlara söyledi. Üç dört yıl sonra doğadan geriye eser kalmamıştı.  

Bakkal Cevdet burada doğmuştu. İlk anlarda Çılgın projeyi desteklemişti. Konuşmalarında:

“Allah bunları başımızdan eksik etmesin.” Demişti.

Gerçeği anlayıncaya kadar doğal güzellik bir varmış yokmuşla iç edilmişti. Her şeycikler kitabına göre düzenlenmişti.

Müteahhit Eğri’nin ensesi kalınlaştı. Göbeği de önden gidiyordu. Böyle durumda koruması olmalıydı. Bir bileni örnek alıyordu.  Korumadan sonra bir sekreter ve metresi oldu. Metresten sonra sekreteri sevgilisi oldu. Sevgilisinden sonra metresi sevgilisi oldu.

Müteahhit Eğri gözünü daha yukarılara dikti. Düşüncesi ekseninden böylece çıkıp, gayri meşru işlerle uğraşmaya başladı. İşlerinin üstünü örtmek ve bir bilenin gözüne girmek için:

“Akıllı olun yoksa aklınızı başınızdan kerpetenle alırım.”

Demeye başladığında ortada yargı gözükmedi. Kim akıllı olacaktı. Lafı kime sokuyordu. Sokarken de neler götürüyordu?

Ayarı bozuk insanlar etrafında çoğalmaya başlamıştı. Çoğalma olurken indirme ve bindirme olayları artıyordu. Lale devri önceden yaşanmıştı. Bu devrin adı neydi? Müteahhit Eğri sahil kasabasında denize girmeden önce ayarı bozuklarla bir basın açıklaması yaptı:

“ Daha ayağınızı denk almadınız mı? Size sütlü banyo yaptırırım.”

Sesler birbirine girdi:

“Başımız başımız ölde ölelim.”

Kimlere süt banyosu yaptırılacaktı? Niçin öl de ölelim deniliyordu?

Yükselme devri durmadan ilerliyordu. Müteahhit Eğri korkusuz cengâver ayarı bozuklarla namına nam katıyordu. Dış ve iç ilişkilerde büyüdükçe büyüdü. Aslan payını tek başına yemeye kalkınca Yerden bitme Kenan:

“Aga sen bir bilenin adamıysan, ben senden daha iyi bir bilenin adamıyım. Firene basta destur de… Tarlada tek başına otlayamazsın aslan parçası… Aklını kullan yoksa havan alınır.”

***

Edebiyat Dergisi çıkaran Salan Sallanan çalışma masasında e postadan gelen yazı okuyordu ki, midesine oturmuş olmalıydı ki, okumayı bıraktı. Başını kaldırır kaldırmaz söylenmeye başladı:

“Böyle yazıyı bana ne yolluyorsun be ahmak! Böyle yazı yazılır mı? Kuşlardan gir, gökyüzünde uçsunlar. Ağaçlara konsunlar. Müzik eşliğinde laylomlar olsun.”

Sesi duyan Rüya yan odadaki çalışma masasından kalkıp Salan Sallanan’ın odasının kapı girişinde durdu:

“ Dünkü gelen yazıya mı öfkelendin abi?”

Gerginliğinden oturduğu yerde kıpırdanıp duruyordu:

“ Gelen yazıyı yayınlarsam üzerime çizgi çizilir. Bu gibi yazılar çok tehlikelidir.”

Rüya karşısındakini anlamaya çalışıyordu:

“Büroya gelen arkadaşlarınla iktidarı yerden yere vuruyordun. Biz geçmişte şöyle böyle yaptık diyordun. Nazım Hikmet’e, Ahmet Arif’e yer veriyorsun. Neden küplere bindiğine bir anlam veremedim?”

 Masadan kalkıp etrafına bakınıp sakin olmaya çalıştı:

“Rüya soldan esiyorum ama başımın derde girmesini istemiyorum. Dediklerini dergimde çıkartıyorum ama yumuşak geçişlerle anlatıyorum. Nazım Hikmet’e yer verirken komünist diye yazmıyorum.”

“Sen açıkça desene içini boşaltarak Nazım Hikmet’i ve diğer devrimci yazarları yazıyorum diye.”

Sinirleri tüm organlarına yayıldığında:

“Ben şubeye, cezaevine düşmek istemiyorum.”

“Yazıyı gönderen arkadaş gerçekçi edebiyat diliyle anlatacağını anlatmış. Yürekliymiş.”

Salan Sallanan’ın her tarafı sallanıyordu. Neredeyse Rüya’ya tekme tokat girecekti. Kendisini zor tuttu:

“Sana ben iş verdim. Beni sorgulayamazsın. İşine gelirse çalış, gelmiyorsa çık git.”

Rüya karşılaştığı gerçek karşısında şaşkınlık yaşasa da yanıt vermedi. Çalışma masasına gidip, ceketini giydi. Özel eşyalarını toparlayarak, sessizce ayrıldı.

İşyerinden uzaklaştığında durdu. Etrafına baktı ve gülümsedi.

12.06.2021   

 

 


SIRANIZI BEKLEMEK İSTEMİYORSANIZ...

     Seçimleri sorgulamamız gerekiyor. Hem seçim yapılıyor ve ardından Kayyım atanıyor.  Yeri geliyor  polis sorgusu, ardından adliyenin yol...