Acılar
bu ülkenin kaderi olamaz ama acılara yelken açtıran egemen güçler vardır.
Oyununu oynatır ve sömürü çarkının devamını sağlar.
Ne
çok söylemişimdir. Yazmışımdır. Yüzleşmeliyiz diye. Yüzleşemezsek yeryüzü kanla
yıkanmaya devam edecektir.
TC
tarihinde unutulmayan katliamlar yılına ve sırasına göre dizilmişlerdir.
Gerçekleri o günün iktidarı, koalisyon hükümetleri ve askeri darbeleri
üzerinden kapatılmaya çalıştılar. Bahaneler ürettiler.
Boyun
eğmeyenlere mesaj dolaylı yoldan iletildi:
“Bizi
dinlemezseniz sonunuz böyle olur.” Demeye getirdiler. Yüce Devletin başı, başın
yardımcıları…
Suruç
katliamı son katliam değildi. 20 Temmuz 2015 Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde
bombalı intihar saldırısı sonuncunda otuz dört genç insan yaşamını yitirdi. Yüz
dört kişi yaralandı.
Suriye,
emperyalizmin kuşatma manevraları altında her yanı yangın yerine dönmüştür.
Suriyeli
çocuklara topladıkları oyuncakları vermek için ölümün adresindeydiler. Bombayı patlatan
oyunun aktörüdür. Ya oyunun dışında kalanlar, gizlenenlere ne demeli?
Suruç’un
asıl katilleri ortaya çıkartılmadı. Tıpkı Maraş, Çorum, Malatya, Roboski, Sivas
Madımak Oteli katliamı, Ankara garı
önündeki katliam ve diğerleri…
Güçlü
Devlet söylemlerini çokça duyduk. Bu Güçlü Devlet öldürülen yazarların,
gazetecilerin, katliamların üzerini dolaylı yoldan örterek koruyuculuğunu
yapmıştır. Yapmasaydı karanlıkta kalan hiçbir olay olmazdı.
AKP
kendi Güçlü Devlet anlayışıyla yoluna devam ediyor. TC devletinde bedel
ödetiyorlar. Çok ağır bedeller AKP ile yoluna devam ediyor.
Karanlıkların
aydınlığa çıkması için daha çok insana ulaşmamız gerekiyor.
Uygar,
çağdaş değiliz. O zaman ne yapmalıyız?
Hüseyin
Habip Taşkın
21.07.2019