Dünyayı
ezilen emekçilere, yoksullara dar etmeye sömürü düzeninde devam ediliyor.
Bir
yandan savaşlar bir bahaneyle başlatılıyor. Ülkeler işgal ediliyor.
Sömürücülerin kukla iktidarları başa getiriliyor. ‘demokrasi getireceğiz’
deyipde, açlığı, yoksulluğu derinleştiriyorlar. Din adına da bolca fetva
veriliyor.
Ülkemizde,
Rusya ile ABD’nin kurmuş olduğu oyunda Suriye topraklarına dalış yaptı. Resmen
savaştayız. Tezkereye onay verenler ve destekleyenlerin vicdanları yoktur. Akan
kanların, yıkımların, mültecilik yoluna düşenlerin ve nicelerin sorumlularıdır.
Savaş
bahanesiyle ülkemizde zamlar arka arkaya yapılıyor. Memura, işçiye, emekliye
maaş artışında sadaka gibi zam yapılıyor. ‘Haline şükret’ deniliyor. Sahi ya,
neden şükredeceğiz? Yoksulluğumuza mı? Savaşlara mı? Sömürülmemize mi?
Savaş
ortamında bile Erdoğan’ın maaşı seksen bir bin lira olduğunu basından öğrendik.
Milletvekillerinin maaşları da kıyak ve kıyak olanda erken emekli olmalarıdır.
Bazıları
birkaç maaşla iki yüz elli bin liraya gelenleri basından öğrendik. Yandaş
mandaş ile uyutulanlar. Uyanın artık!
İçime
sindiremiyorum. Çok ağır geliyor. Bir yandan asgari ücretle ve onun altında
aldığı para ile geçinenler ve işsizlerimiz.
Aldıkları
para bir uçurumdur. Haksızlıktır. Vicdansızlıktır.
Sosyalist
düzende yaşamıyoruz ama maaşları asgari düzeylilere yakın olmalıdır.
Hüseyin
Habip Taşkın
26.10.2019
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder