18 Ağustos 2018 Cumartesi

İş Kazası Değildir Bu Gülüm Vicdansızlıktır www.realitehaber.com


İş kazası, kazaları ülkemizde zincirleme olarak her gün artmaktadır. Sorunun çözümü lafta kalırken, yasalarda uygulanmazken, yaprak dökümü gibi işçi ölümleri her meslek dalında net olarak görülmektedir.

Ülkemizde iş kazaları artışında ölümlerin, yaralanmaların çok olduğunda, maliyetin az olması için önlemlerin yeterince alınmadığında, patron ya da patronların cebinden az para çıkacak diye hesaplar yapıldığında, patronların o günkü iktidar partisi ya da koalisyon hükümeti tarafından dokunulmazlık zırhı ile olay geçiştiriliyorsa bunun adına iş cinayeti, katliamı demek daha doğru olur.

İş kazalarında, cinayetlerinde dünya birincisi olduğumuz söylenmektedir. Görünen, yaşanan olaylara kılavuz gerekmez. Ölenlerin, yaralanan işçilerin tümüne bakıldığında patron çocukları olmadığını görmekteyiz.

Emek, sermaye çelişkisinde ortaya sömürü çarkı çıkmakla birlikte, emekçi işçilerin alın terlerine, emeğine dolaylı yoldan bir saldırı anlamı taşımaktadır.

Basında her gün iş kazalarına rastlamak mümkün ama her nedense iktidar partisi AKP önlem alıyoruz, yasalar çıkartıyoruz dese de pratik yaşama bakıldığında söylenenlerin birbiriyle çeliştiğini görmekteyiz.

İş kazaları, cinayetleri olduğunda patron, patronlar hemen emekçi işçileri kurallara uymamakla suçladığını basın açıklamalarında görürüz. Oysa önlemler alınsaydı işçiler bu önlemlere elbette uyacaktı. Patronların kazanç hırsından, eksik önlemleriyle işçiler ister istemez o meslek dalında çalışmak zorunda bırakılıyorlar. Sonuç olarakda olumsuzluk yaşandığında iş cinayetlerine kadar, toplu ölümlere kadar bu iş bile bile varıyor.

İş kazalarını, cinayetlerini sorgularken, devletin sistem yapısını da sorgulamamız gerekir. Sorgulanması gereken sendikalardır. Bugünkü sendikalara bakıldığında işçi sınıfına önderlik edecek güçte değildir. İşçi yığınlarının kendi sendikalarını sağlamak zorundadır. Sendikalarda patronlar karşısında bir güçtür. Bu güç bir yanıyla iş kazalarını, cinayetlerini önleyen bir güçtür.  

Limter-İş sendikasının internet sitesine baktığımızda tersanelerde işçi ölümlerinin yıllara göre dağılımında 82 kişiye ulaştığını görmekteyiz.
Soma ve çevresindeki kömür işletme Ocaklarında 303 işçinin iş cinayetinde katledildiğini basından öğrenirken, bu sayının fazla olduğunu açıklayan işçilerde oldu.

Yukarıda iki örnek olarak gösterdiğim iş cinayetlerinde bile bile önlemler alınmadığından bu cinayetlerin devam edeceğini açıktan gösteren bir delildir. İstenirse ülkemizde işçi ölümleri sıfırlanır. Ama sermaye taşeronlaşma adı altında düşük ücretle 12 saat çalışma mecburiyetini dolaylı yoldan işçilere dayatmaktadır. Devletin denetlemesi ise formaliteden öteye gitmediğini görüyoruz.

2014 yılının iş cinayetlerine bir bakalım:

2014 İş Cinayetlerinin Aylara Göre Dağılımı:
Ocak  Şubat   Mart  Nisan  Mayıs    Haziran  Temmuz  Ağustos  Eylül      2014
97       82        122    121     417        146         127          157         143         1414

Bu tablonun içinde ölenlerin 42’sini çocuklar oluşturuyor.

İş cinayetlerinde utanması gerekenler utanmıyorsa, vicdanları para yüklüyse, gerekeni emekçi işçiler yapmalıdır. İşyerlerinde sömürüye karşı örgütlülüğünü yaratmalıdırlar.

 Hüseyin Habip Taşkın
18.10.2014


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Acılarımız Ortaktır

 Her halkın acıları birbirine benzer. İnsanca yaşamak her bireyin hakkıdır. İnsanca yaşıyabiliyor muyuz? Kendimizi birey olarak sorgulamamız...