İş kazası, kazaları ülkemizde
zincirleme olarak her gün artmaktadır. Sorunun çözümü lafta kalırken, yasalarda
uygulanmazken, yaprak dökümü gibi işçi ölümleri her meslek dalında net olarak
görülmektedir.
Ülkemizde iş kazaları artışında
ölümlerin, yaralanmaların çok olduğunda, maliyetin az olması için önlemlerin
yeterince alınmadığında, patron ya da patronların cebinden az para çıkacak diye
hesaplar yapıldığında, patronların o günkü iktidar partisi ya da koalisyon
hükümeti tarafından dokunulmazlık zırhı ile olay geçiştiriliyorsa bunun adına
iş cinayeti, katliamı demek daha doğru olur.
İş kazalarında, cinayetlerinde dünya
birincisi olduğumuz söylenmektedir. Görünen, yaşanan olaylara kılavuz gerekmez.
Ölenlerin, yaralanan işçilerin tümüne bakıldığında patron çocukları olmadığını
görmekteyiz.
Emek, sermaye çelişkisinde ortaya
sömürü çarkı çıkmakla birlikte, emekçi işçilerin alın terlerine, emeğine
dolaylı yoldan bir saldırı anlamı taşımaktadır.
Basında her gün iş kazalarına
rastlamak mümkün ama her nedense iktidar partisi AKP önlem alıyoruz, yasalar
çıkartıyoruz dese de pratik yaşama bakıldığında söylenenlerin birbiriyle
çeliştiğini görmekteyiz.
İş kazaları, cinayetleri olduğunda
patron, patronlar hemen emekçi işçileri kurallara uymamakla suçladığını basın
açıklamalarında görürüz. Oysa önlemler alınsaydı işçiler bu önlemlere elbette
uyacaktı. Patronların kazanç hırsından, eksik önlemleriyle işçiler ister
istemez o meslek dalında çalışmak zorunda bırakılıyorlar. Sonuç olarakda
olumsuzluk yaşandığında iş cinayetlerine kadar, toplu ölümlere kadar bu iş bile
bile varıyor.
İş kazalarını, cinayetlerini
sorgularken, devletin sistem yapısını da sorgulamamız gerekir. Sorgulanması
gereken sendikalardır. Bugünkü sendikalara bakıldığında işçi sınıfına önderlik
edecek güçte değildir. İşçi yığınlarının kendi sendikalarını sağlamak
zorundadır. Sendikalarda patronlar karşısında bir güçtür. Bu güç bir yanıyla iş
kazalarını, cinayetlerini önleyen bir güçtür.
Limter-İş sendikasının internet
sitesine baktığımızda tersanelerde işçi ölümlerinin yıllara göre dağılımında 82
kişiye ulaştığını görmekteyiz.
Soma ve çevresindeki kömür işletme
Ocaklarında 303 işçinin iş cinayetinde katledildiğini basından öğrenirken, bu
sayının fazla olduğunu açıklayan işçilerde oldu.
Yukarıda iki örnek olarak gösterdiğim
iş cinayetlerinde bile bile önlemler alınmadığından bu cinayetlerin devam
edeceğini açıktan gösteren bir delildir. İstenirse ülkemizde işçi ölümleri
sıfırlanır. Ama sermaye taşeronlaşma adı altında düşük ücretle 12 saat çalışma
mecburiyetini dolaylı yoldan işçilere dayatmaktadır. Devletin denetlemesi ise
formaliteden öteye gitmediğini görüyoruz.
2014 yılının iş cinayetlerine bir
bakalım:
2014 İş Cinayetlerinin Aylara Göre Dağılımı:
Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül 2014
97 82 122 121 417 146 127 157 143 1414
Bu tablonun içinde ölenlerin 42’sini
çocuklar oluşturuyor.
İş cinayetlerinde utanması gerekenler
utanmıyorsa, vicdanları para yüklüyse, gerekeni emekçi işçiler yapmalıdır.
İşyerlerinde sömürüye karşı örgütlülüğünü yaratmalıdırlar.
Hüseyin Habip Taşkın
18.10.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder