10 Ağustos 2018 Cuma

Devir Hesap devri İşine Gelirse? www.tarimorkamsendiyarbakir.com


İlkokul çağımda matematik dersinden hiç hoşlanmazdım. Matematikten sınav olacağım bir gün öncesinden beni sıkıntı basardı. Hele sabah kalktığımda matematik kabusu beni hepten sarmış, istemeyerek de olsa okulun yolunu tutmak zorunda kalırdım.

İlkokulu matematikten iyi dereceyle geçtim geçmesine ama o ecel terleri benden boşuna akmadı. Ortaokullu olduğumda matematik dersi yine karşımda bana sırıtıyordu. Neyse dersler başladı ve ben matematikten nefret etmeye başladım.  Ders notlarım kötü geldiği için ikmale kalıp duruyordum. Benim dönemimde ‘modern matematik’ diye bir uygulama başladı. Hoşlanmadığım matematik dersi bana hepten bulmaca gibi gelmişti ve ben o bulmacanın içinde büyüdüğüm halde yolumu bulamıyordum.

Aklımın erdiği süre içinde kimi dinlediysem ‘geçinemiyoruz’, ‘maaş yetmiyor’ diyordu. Zaten yoksul hiç geçinemiyordu. Benim babam aldığı memur maaşını nerelere harcama yaptığını defterine yazarak, ‘maaş az’ diyordu.

Şu matematikten hiç kurtulamadım. Yaşım katlandıkça matematiğin içine gömüldüm. Sevmediğim halde aldığım maaş kadar toplandım, sonra bölündüm, ara sıra çıkmazlara girince çarpıldım. Sinirlenince eksilere indim. Kısacası onu kıs, bunu ekle derken istemeyerek olsa bile matematiksel konuma gün içinde geçiyordum.
Taşeron firmada asgari ücret alıyordum. O zaman 86 milyon alıyordum. Bozdurup bozdurup harcarken de hesap işlemleri yapıyordum.  Benden daha kötü olan emekçi arkadaşlarım vardı. Eşiyle birlikte çalışsalar bile her ay birilerine borçlu oluyorlardı.

Maaş artışı  beklentisi biz işçiler arasında çalkantılı yorumlara neden oluyordu. Her emekçi, işçi kendi çıkarı için olaya yaklaştığı için biz işçilerin birliği, dayanışması olmuyordu. Birçok işçide düzen partilerinden umut bekliyordu.

Maaş zammı sadaka gibi olunca biz işçilerin suratı bir karış aşağıya düşerdi. Biz işçiler çoğunlukla   olanları çabuk unuturuz. Onun içindir ki, curcunalı günlere başlarını sokar olan, bitenden haberdar olmazlar.

Ama bizi yöneten her iktidar iyi yolda olduğumuzu, maaşlarımızın dolgun olduğunu söylerdiler. İçmeden sarhoş olma buna denir. Matematiksel işlemleri her iktidar döneminde yaptım. İşin içinden çıkamazken, sermaye cephesi her nedense kazançlarını devamlı artırıyordu. Ortada matematiksel bir çelişki vardı.

Biz emekçiler hesaptan anlamadığımız için AKP hükümeti ve yandaş medyası milli gerilimizin dolar bazında artığını  övünerek anlatıyor. Nasıl bir milli artış ki bu önüne gelen işveren işçisine asgari ücret  veriyor.

Enflasyon canavarını yenmişiz. Tek hanelere düşmüşüz. Bir gün televizyonda enflasyonu nasıl hesapladıklarını öğrendim. Güleyim mi? Yoksa ağlayayım mı? Diye içimden geçirdim. Sebze fiyatlarıyla enflasyon hanemiz belirleniyorsa! Geçim derdiyle intiharlar ilk sırada değil mi? Adli olaylarda artış kendiliğinden olmadığına göre, sosyal, ekonomik, kültürel koşulların dikkate alınmadığı bir ortamda, insanların mutluluğundan bahsedemeyiz.

Yaşam bir derenin akışı gibi her gün akıp gidiyor. Ömrümüz hesap işiyle gidiyor. Psikolojimiz alakbullak oldu.  Ne zaman derin uykudan uyanırız, aklımız başımıza gelir, o zamanda kolektif yaşamamız için hep birlikte hesap yaparız.

Devir hesap devri deniliyor. Paran kadar hesaplama yapmak zorundasın, çocuğunu ona göre okutursun, sağlıkta  paran kadar bakılırsın, sosyal yaşantıda paran kadar isteklerini karşılarsın. Kısacası ben böyle ezbere dayalı, ayakları yere basmayan matematik hesabından yaşım ilerlediği halde hiç mi hiç hoşlanmadım.

    
Hüseyin Habip Taşkın
          06 /06 / 2011

Diyarbakır Orkam Sen

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Acılarımız Ortaktır

 Her halkın acıları birbirine benzer. İnsanca yaşamak her bireyin hakkıdır. İnsanca yaşıyabiliyor muyuz? Kendimizi birey olarak sorgulamamız...