10 Ağustos 2018 Cuma

Sendikalarda Emekçilerin Sesleri Yükselmelidir www.tarimorkamsendiyarbakir.com


Güzel günler görecek miyiz? diye sorsam farklı yanıtlar alabilirim. Gündemdeki konular durmadan değişiyor. Fakat aynı konular evirilip, çevirilip, ısıtılıp farklıymışçasına bizlerin bilgisine sunuluyor.

Hayat pahalılığı her kemsi etkilerken, iktidar partisi yaptığı zamları “iyileştirme” diye yumuşatarak, bizlerin bilgisine sunuyor. Birçoğumuz kızsakta, yerimizde dövünsekte yaşam pratiğinde birlikte hareket etme yönünden yoksunuz.

Taşeronlaşma dönemi 12 Eylül 1980 askeri darbesi ürünü olsa da, ANAP iktidarıyla ufaktan adımı atılsa da, diğer iktidarlarda filizlenmeye, boy vermeye, kök salmaya başladı. MHP, ANAP, DSP koalisyon hükümetleri ve AKP taşeronlaşma simidine dört elle sarılarak işçileri asgari kölelik ücretiyle çalışmalarını onaylarken, patronlar cephesinden büyük övgü aldılar.

Taşeronlaşma karşısında sendikalar  “memur” ve “işçi” cephesinin sesleri duyulmadı. Duyulmadığı gibi birçok sendika ağzını açamazken, işçileri ve memurları eyleme geçirmedi. “Bana dokunmayan iktidar partisi bin kez yaşasın” mantığı güttükleri için sendikaların içi boşaltılırken, hakları bir bir gasp edildi ve edilmeye devem ediliyor.

Ortada “can çekişen sendikalar” durmaktadır ve “iktidar partisi bilir” anlayışı taşıyan yoz bir düşünce var olmaya çalışmaktadır.

Sınıf bilincini öne çıkaramayan sendikalar, memur ve işçileri yeteri kadarıyla sendikaya üye yapamazken kan kaybetmeye, daralmaya gittiklerinin ya farkındalar ya da değillerdir. AKP iktidarı durmadan sendikaların elinden yetkileri alıp pasifize etmeye çalışırken, ne yazık ki sendikalar, örgütlü gücü yakalayamazken, memur ve işçilerin birliğini de sağlayamamaktadırlar.

Durmadan sendikaların ellerinden yetki alınırken Erdoğan’ın bir televizyon kanalın da “işçi, memur ayrımı kalksın, herkes çalışan olsun” konuşması memur ve işçi sendikalarında tartışmaları da beraberinde getirdi. Memur ve işçi sendikaları yorumlarını yapa dursunlar ama ortada bir gerçek var. Şöyle düşünelim: Memur ve işçiler yeni düzenlemeyle çalışan olsalar da, sendikaların bu öneriyi durduracak, muhalefet edecek birliği ve dayanışması yoktur.

Anayasa’da tanımlanan “çalışanlar” tanımına uygun şekilde hem kamu personel yasaları ile sendikalar yasasında ilgili değişikliklerin yapılması gerekecek. Anayasa değişikliği halledildiğinde, bu değişikliğin olacağı kesin gözüyle bakılmakla birlikte, ilgili yasaların meclisten geçmesi daha kolay görünüyor.

Birkaç sendikanın muhalefetliği hiçe sayılarak AKP tarafından göz ardı edilecektir. 12 Eylül 1980 askeri darbesinde paletler arasında sadece sosyalist, aydınlar, ilericiler kalmadı. Türk-iş haricinde tüm sendikalar paletlerin arasında kaldı.

Taşeron işinde çalışan asgari ücretli köle işçilerin sayısında artış olduğu kadar sendika kurmaları çok zor. Bunla birlikte memur sayısı eriyerek düşüşe geçti. SGK verilerine göre “memur sayısı, 2002 yılında 2 milyon 372 binken, 2010 Mayıs ayı itibarıyla 2 milyon 220 bin kişiye düştü. Yine SGK verilerine göre 2002’de 6,5 milyon olan SSK sayısı 2010’da 9,9’a çıktı.”

657 Sayılı yasanın güvencesi olmaz.  ILO normlarından söz edilse de ülkemizde istenilen yasalar, emekçilerin doğrultusunda, isteminde çıkmıyor. Her zaman sermaye cephesi kazançlı çıkıyor.

Memurlar, işçiler sınıf bilinciyle hareket ederek gerçek bir sendikanın gücüne ulaşırlar. Birlik ve dayanışma olmazsa tabela sendikacılığı işlevinden öteye gitmez.

Hüseyin Habip Taşkın
20.10. 2012

www.tarimorkamsendiyarbakir.com 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Acılarımız Ortaktır

 Her halkın acıları birbirine benzer. İnsanca yaşamak her bireyin hakkıdır. İnsanca yaşıyabiliyor muyuz? Kendimizi birey olarak sorgulamamız...