12 Ağustos 2018 Pazar

Kimi Yer Kimi Bakar www.tarimorkamsendiyarbakir.com

Yaz ayının içinde olduğumuz halde iklimlerde şaşırdı. İnsanoğlu deyip geçmeyin öyle hünerleri vardır ki, isterse insanları rahat, istemese de rezil yaşatır. Hepimiz dünya üzerinde farklı devletlerde yaşıyoruz. Sınıf farkı sistem içinde ki işleyişte kendisini insan topluluğu içinde hissettiriyor.

Bir insanın aç kalması ya da ailesiyle birlikte aç kalması, işsiz kalması nasıl bir toplumda yaşadığımızı belirler. Öğrencilik yıllarımda gerek gecekondularda, gerek yaşadığım semtte ki ailelerin, ağırlıklı ekmeğin yenildiği, tarhana çorbasının aşırı sulu olup çorbalıktan çıkmasına tanıklık etmişimdir. Biraz daha ilersine gidersem; sabah, öğlen, akşam bol sulu tarhana yemeği sofralarından hiç eksik olmazdı. Bu sulu tarhana sadece bir güne ait özel yemek değildi. Aylarca yenildiğini bilirim.

O günkü iktidar partileri, koalisyon hükümetleri Türkiye’de yoksulluğun olmadığını savunuyorlardı. Bir yandan apartmanlar göğe doğru yükselirken, gecekondularda tek katlı ve çarpık olarak gelişiyordu.

Aradan yıllar geçti, hatta yıllar birbirlerini eskitti. Teknoloji adına bir takım değişikler oldu olmasına ama aç insanlar tükenmedi. Daha doğrusu yoksulluk ortadan kaldırılamadı. İktidara gelenler ya da koalisyon hükümeti kuranlar, teknolojinin her çeşidinin bolluğundan söz eder oldu. Yiyeceklerin giyeceklerin bolluğunu unutmayarak; “bizim iktidarımız da her türlü bolluk var” demeye getirdiler.

Marketlerin raflarında her türlü bolluk var. GDO’lu yiyecekler de var. Radyasyonlu teknoloji harikası dedikleri aletler de var. Bunları tüketebilmek içinde alıcı ile satıcı arasında bağı kuran paranın olması gerekir.  Bu para da orta yerde insanların ceplerinde, el çantaların da var. Hazır para olmasa bile kredi kartı var.

Kredi kartı bedavaymışçasına bol keseden alış veriş yapanlar. Sonun da matematiksel hesap hatasından borca girip, yasal tefeci olan bankaların faizi ile dallanıp budaklananlar, bu da yetmezmişçesine birkaç bankanın kredi kartı ile kendisine kurtuluş kapısı aralamaya çalışanlar küçümsenmeyecek kadar çokturlar.

Teknoloji aygıtlarıyla reklamını yapan sermayedarlar, kazançlarına kazanç katmak için her yolu denerken, yoksulluk bu ülkede var olmaya devam ediyor.

Teknolojinin, yiyeceğin, giyimin bol olması bu ülkede aç insanın, yoksulluğun olmadığı anlamına gelmemelidir. Semt pazarlarını bilirsiniz. Akşam pazarından sonra pazarcılar tarafından yere dökülen sebzeleri, meyveleri toplayan kadın ve erkekleri görmüşsünüzdür. Bu ülkenin yoksulluğunun farklı bir karesidir. Yoksulun yeri sadece gecekondular değildir. Yoksul insan insanların olduğu her yerde varlar. Bu bir sistem ürünüdür. Bir avuç insan sefasını sürerken, çoğunluk ise eziyetini sürer.

Yaşam ömrümüzden her yönüyle dolu dolu akıp gidiyor. Evlerinde, sokakta hala açlıktan ölen insanlar var. Karnı doymayan, hep aynı yemeği yemeye talim edenler var. Evlerinde et çeşitlerinden yoksun olmayanlar var. Karnı tok olan insanlar var. İnsanlar arasında gün geçtikçe derinleşen uçurumlar var.

Boğaz tokluğuna çalışanlar var. Asgari ücrete tabi tutulanlar var. Kiminin maaşı cılız, kiminin dolgun olanlar var. Dünyanın dengesi değil, insanlar arasındaki dengeler bozuk asıl sorun da budur.

Doktorlar televizyon, radyo ekranlarından halkı bilinçlendiriyorlar. “Sağlıklı beslenin, gıdanıza dikkat edin” diyorlar. Bunlar nasıl olur diyen yok! Sistemi sorgulayan yok! Sistemin taşları şimdilik çarpık, hep böyle gidecek değil ya..!

Hüseyin Habip Taşkın
30.06.2011

  www.tarimorkamsendiyarbakir.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Acılarımız Ortaktır

 Her halkın acıları birbirine benzer. İnsanca yaşamak her bireyin hakkıdır. İnsanca yaşıyabiliyor muyuz? Kendimizi birey olarak sorgulamamız...