12 Ağustos 2018 Pazar

Kış Mevsiminde Değişen Bir Şey Yok www.tarimorkamsendiyarbakir.com

Soğuk, yağmur, kar, fırtına, tipi ile tüm yurtta kışın bastırdığını görmekteyiz. Fakirin, ezilenlerin vay haline derken, zenginlerin rahatı doruk noktasında olduğunu görmekteyiz. İnsanların yaşamları zıtlıklarıyla, çelişkileriyle, doğrularıyla, yanlışlarıyla, mücadelesiyle yoluna devam etmektedir.

Türkiye’de yaşam standarttı yüksek olmadığı için dibe vuran, alçak sürünmeyle yaşamını sürdüren insanlar çoğunluktadır. Yaşamın inişli, çıkışlı, girdaplı yollarında kışı hep birlikte karşıladık. Isınma derdi de bütçeye “şap” diye eklendi. Nereden çıktı bu karakış? “Ne güzel sıcaklarla idare ediyorduk” diyor çoğunlukta ki insanımız.

Bir yanda Van depremiyle evlerinden olanlar kar’ın, ayazın, yağmurun altında çadırlarda sorunlarının bir an önce çözüme kavuşmasını bekliyorlar. Van halkının sorunlarına sahip çıkmak, çözmek de bir insanlık onurudur. Yoksulluğun altında yaşamla, ölüm arasında gidip geliyorlar. Çadırlarda yaşayan insanlar bizim insanlarımızdır.  Sobanın düşmesiyle ya da bir kıvılcımla çadırlar zaman zaman yanmakta ve ölen insanlarımızın olduğunu basın aracılığıyla duyuyoruz.

Yoksulluk bir sistem sorunudur. Devletin işleyiş biçimidir. Yoksulluk kış ayında da insanların yaşam mücadelesi ile sürüyor. Aslında kış mevsimi doğanın bir dengelemesini sağlar. Elbet kış kışlığını yapacak. Yaz mevsimi de sıcaklığını yapacak ve diğer mevsimlerde kendi mevsimliğini yapacak.

Sorun aslında insanca yaşayabilmek, paylaşabilmektir. Ne yazık ki yaşadığımız sistem paranın ve bencilliğin temel alındığı bir yönetim biçimidir. Para ve bencillik ikisini bütünleştiriyor. Sistem içinde insanlar okullarda eğitim görürken, “bireysel kurtuluştan ve paşa paşa yaşarsın”dan ya da “sürünürsün”den söz ediliyor. “Hep ben, yinede ben.” Sizler hiç okullarda insanca yaşamdan, paylaşımdan, eşitlikten bir eğitim verildiğini duydunuz mu?

Bize ilkokuldayken Nasreddin Hoca’nın “parayı veren düdüğü çalar” hikâyesini okutmuşlardı. Tamda eşitsiz bir topluma özdeş bir hikâyedir. Paran kadar sağlık, Paran kadar eğitim ve diğer sosyal yaşantılar. Her işin paraya ve de bencilliğe dayalı olduğunu görmekteyiz.

Bunlar göz önüne alındığında yoksulluğu ne “alın yazısı” nede bir “kader” olduğunu söyleyemeyiz. Bizlerin yaşam tarzımızı belirleyen özünde bir avuç sermayedardır.

Karın yağması, fırtınanın kopması, yağmurun yağması, şimşeklerin çakması kış mevsiminde de sorunların bitmediğini gösterir. Bir yanda doğanın yaşam koşullarıyla mücadele edeceksin, diğer yandan ekonomik, sosyal hakların için mücadele edeceksin.

İnsanlar geçim derdiyle uğraşırken, psikolojik yanıyla da ister istemez çöküntüye uğramaktadırlar. Emekliler için bir intibak yasası gündemde, benim bildiğim aylarca gündemde bulanık bir halde ortalıkta bırakılmış. Birçok emekli intibak yasasını dört gözle bekliyor. Çoğu emeklide aradaki “maaş” uçurumun düzeleceğine inanıyor.

AKP bir ara intibak yasasını rafa kaldırmıştı. Ama TBMM’de milletvekili maaşlarına kıyak zam yaptıkları için bu maaş 8000bincik olduğu için toplumun büyük çoğunluğundan tepki aldıkları için ve diğer gelişen siyasi olayların üzerini örtmek için intibak yasası yeniden gündemde.

İntibak yasasıyla maaşlar eşitlenmiyor. Emeklilerin alacağı üç, beş TL. Emeklilerin cebinden çoktan uçtu. Vergilerle uçtu. Bizim ortak paydalarımızdan birkaç örnek vereyim: Su faturası, birçok vergi var. Kesilen kesilene, elektrik faturasında durum su faturasıyla aynı. Hangi faturayı ele alırsanız alın cebimizdeki para çoktan uçuruldu. İntibak yasası denilen rüyadan bir uyanalım, silkelenelim. Gerçekleri görelim.

Kış mevsimi devam ederken bizlerin sorunları biteceğe benzemiyor. Halimizden memnun gözüküyoruz. Aslında ağlanacak halimiz var ama onu da anlaya bilene…

Hüseyin Habip Taşkın
15/ 01/2012

www.tarimorkamsendiyarbakir.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Acılarımız Ortaktır

 Her halkın acıları birbirine benzer. İnsanca yaşamak her bireyin hakkıdır. İnsanca yaşıyabiliyor muyuz? Kendimizi birey olarak sorgulamamız...