12 Ağustos 2018 Pazar

Yıllar Geçse de Sistemin İşleyişi Aynı

2011yılından kalan döküntüler, enkazlar sayesinde 2012 yılında emekçilerin, yoksulların yüzü gülmeyecek.  Tekelci sermaye kan emiciler gibi paraya ve ucuz işgücüne doymak bilmiyor. Gülen taraf her yıl olduğu gibi tekelci sermaye oluyor. Çünkü kasaları doldukça taşıyor.

Kamburumuz çıktıkça çıkıyor. Üzerimize binen yükün hesabını soramadığımız için altında can çekişir hale geldik. Öyle bunalmışız ki, neyi nasıl yapacağımızı bilemez haldeyiz. Yeni doğmuş şaşkın ördek gibiyiz.  Çarkın içinde her tarafa çarptığımız için beyin kanaması geçiriyoruz. Kör, topal gelişi güzel zikzaklar içinde gidiyoruz. İşin üzücü yanı ise hiçbirimizin nasıl yaşadığından haberi yok.

Zamlar sağlığa, yiyeceğe, içeceğe, eğitime yaşadığımız her alanda etkisini gösterirken, sinirsel katsayılarımız da artmaya devam ediyor. Yaşıyoruz evden, işe, işten, eve… O kadar çok aylık alıyoruz ki, nasıl harcama yapalım diye hesap işine girişiyoruz. Bir o kadarda kafa patlatıyoruz.

Dünyada kriz var deniliyor? Ama sermaye kendisini korumak için yasal düzenlemelerle yükün altına emekçileri, yoksulları sokmaya devam ediyor. Daha ucuz bir iş gücü için daha çok çalışma saatleri için elinden gelen her türlü tilki kurnazlığını yapmaya devam ediyor.

Sermayenin krizi biz emekçilerin krizi değildir. Fakat dünya ülkelerinde görünen şudur; sermayenin krizinin ağır faturası emekçilere, yoksullara “vergi” adı altında çıkartılıyor.

Ülkemizde de AKP iktidarı iyi yolda olduğumuzu bakanları ve başbakanı medya aracılığıyla bizlere söylüyorlar. İşsizliğin sayısı düşmüş. Enflasyonu yenmişiz. Sağlıkta devrim yapmışız. Eğitimde çağ atlamışız. Sınırdaki komşularımızla sorunsuz yaşıyormuşuz. Her şeyiyle büyüyen bir Türkiye’den söz ediyorlar.

Milletvekillerinin maaşına okkalı zam yapılırken, nedense asgari ücretliye, memura, işçiye, emekliye okkalı zam yapılmaz. Milletvekilleri aldıkları para ile geçinemediklerini dile getiriyorlar.

Ben cebimden çıkan paraya bakarım. Sizde öylesiniz. Giderleri bir bir hesaplarsınız. Bir bakmışsınız elde olan para bir anda kayıplara karışmış ve sonradan elinizdeki parayı hangi hırsız çarpmış? diye kendi kendinize sorarsınız.

Acınacak bir halimiz var ama nedense kendimize toz kondurmuyoruz. Devleti yönetenlerimiz öyle bir açıklama yapıyor ki, ilerlemede dünya üçüncüsüymüşüz. Çin’i bile yakalıyormuşuz. Biz Türküz Çin nedir ki, bir iki ilerleme daha yaptık mı Çin’i arkamızda bırakırız.

Yaşamımız insanlarıyla ortadadır. Büyümeden söz ediliyor. Bu nasıl bir büyüme ki, yoksullar her geçen gün sayıca artıyor. Adli olaylarda artış tüm hızıyla sürüyor. Cezaevleri kapasitesi dolduğu halde, fazlalığı olduğu halde yeni cezaevlerini alfabetik sıraya göre açıyorlar. Neyin büyümesidir? Şunu derseniz anlarız. Yoksullar ve emekçiler dibe vuruyor. Sermayedarlar tavan yapıyor. Sermaye ile yoksulların arasındaki uçurum günden güne koca bir delik gibi açılıyor.

Yaşlanıyoruz ve arkamızdan gelen gençlere nasıl bir ülke ve dünya bıraktığımızı hiç düşündünüz mü? Kirlenen bir dünya ve kirlenmeye insanlarıyla devam ediyor. Güzel günler adına birçok istekte bulunduk ve bu istekleri yerine getirmek için kollarımızı sıvayıp işe koyulduk. Kendimizi abartmaya gerek yok, başarılarımız ve başarısızlıklarımız ortadadır.

Hüseyin Habip Taşkın
09/01/2012

www.tarimorkamsendiyarbakir.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Acılarımız Ortaktır

 Her halkın acıları birbirine benzer. İnsanca yaşamak her bireyin hakkıdır. İnsanca yaşıyabiliyor muyuz? Kendimizi birey olarak sorgulamamız...