12 Ağustos 2018 Pazar

Nükleer santraller Halka Şirin gösterilemez

Güneş batıdan doğar, doğudan batar. İnsan da doğar belirli evreleri geçerek yaşamının sonuna gelir yani ölür. Bizlerde bir zaman dilimine aidiz. Bizden önce yaşayanlar olduğu gibi bizden sonra yaşayacak kuşaklar da olacaktır. Emperyalizmin, kapitalizmin varlığı olduğu sürece dünya da sömürü sistemi devam edecektir. Hatta savaşlar da devam edecektir. Doğanın katliamı da devam edecektir. Dünyanın sınırları yeniden çizilmeye devam edecektir. Aklınıza ne geliyorsa o günkü bilime ve teknolojiye göre hepsi devam edecektir. 

Aslında dünya hemen kirlenmedi. Belirli evreler geçirirken, sistem içinde bir avuç insan bireysel çıkarları için dünyanın kirlenmesini hızlandırdı.

Bizlerde bir zamanlar çocuktuk. Saf ve temizdik. Dünyada olan bitenden hiçbir haberimiz olmadı. Büyüdük, büyürken de aklımız ermeye başladı. Kendi dünyamızda aile yapımızı ve çevremizi değerlendirmeye başladık. Ailemizden hep yasakları duyduk. “Onu yapma, şunu yapma.” Bunlar yetmiyormuşçasına büyüklerimizin aklı ile bizleri sindirmek, terbiye etmek için hep korkutulduk. “Öcülerden, şeytanlardan, cayır cayır yanmalardan” söz edildi. Bizler korkutularak hep yetiştirildik.

Zaman değil insanların acımasızlığını hepimiz yaşayarak öğrendik. Kimilerimiz dersler çıkardı. Kimilerimiz de “bu bizim kaderimiz, alınyazımız” diyerek boş verdi. Yaşımız ilerledikçe bilimin, teknolojinin değişime uğrayarak, insanların etrafında şekillendiğini gördük. Zararlarını ve faydalarını gördük. Her yenilik sermayenin elinde mal olarak halka sunulurken, parasal rantlar hep sağlandı.

Sermaye çıkan her ürününü reklam aracılığıyla insanların gönüllerinde yer edinmesini biliyor. Genel anlamda bireyselliği yaygınlaştırırken, insanlar arasında dayanışmanın temellerini de bitirmeye çalıştı.

Teknolojiye, bilime karşı değiliz ama insanları eritmeye, yozlaştırmaya, doğaya zarar vermeye, yaşayan tüm canlılara zarar vermeye elbette karşıyız.  Şöyle bir yorum yapayım; Dünyanın birçok ülkesinde nükleer santraller var. Var olmasıyla birlikte zararları da var. Her ülke kendini aklamak için “elektrik üretilmesinde kullanıyoruz” diyorlar. Elektrik üretiminde birçok yol doğayı bozmadan yapılabilir. Nükleer enerji bir risktir. Çıkan artıkları yıllarca özel yapılmış saklama yerlerinde kontrol altında tutmanız gerekir. Nükleer kazalarda olmuyor değil! Ukrayna’da Çernobil faciası günümüzde bile güncelliğini koruyor. Japon’ya da bir tsunami olayı oldu nükleer santraller faciaya döndü. Asıl nükleer santrallerin altında yatan gerçek ölümcül silahların yapılmasıdır. Bu bir insanlığa katkı değildir. Emperyalist ülkelerin kana ve paraya doymayışının eseridir. Bir örnekte yakın zamanımızdan verelim; İran nükleer tesis kurmaya kalkıştığı zaman emperyalist ülkeler ayağa kalktı. “Nükleer silah ve bombalar üretecek” diye. Doğrudur… Ama nükleer santrali olan her ülkenin ölümcül silahları ve bombaları vardır. Kimyasal silahları Saddam iktidarı Halepçe’de Kürt halkının yaşadığı yerleşim birimlerinde kullanmadı mı? Kullandı. Bunları Saddam’a kimler verdi? ABD, Fransa, İngiltere…

Dünyanın birçok ülkesinde emperyalizmin işgal ettiği ülkelerde kullanımı oluyor. Olmasa da ülkelere silah adında satışını silah tekellerine yaptırıyor. Alın size bilimin, teknolojinin yüzkarası olan bir harika yapıtını görün. Bana inanmayın! Araştırın, bu işin şakası yok… Tüm dünya halklarıyla hiçbir sorunumuz yoktur. Onlarda eziliyorlar, yoksullar, sömürülüyorlar ve emekçilerdir. Kısacası hepimiz birer insanız rengimiz, kültürümüz farklı da olsa hepimiz birer canız. Birlikte, insanca yaşamaktan yanayız. Barbarlıktan yana değiliz…

Hüseyin Habip Taşkın
14/ 08/2011

www.tarimorkamsendiyarbakir.com

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Acılarımız Ortaktır

 Her halkın acıları birbirine benzer. İnsanca yaşamak her bireyin hakkıdır. İnsanca yaşıyabiliyor muyuz? Kendimizi birey olarak sorgulamamız...