Yolsuzluk, rüşvet kokuları ortalığı
sarmış doludizgin gidiyor. Birbirini ihbar etmeler doludizgin gidiyor. Rant
kavgası doludizgin gidiyor. Adana ile Antakya’da tır olayı doludizgin gidiyor.
Birbirlerini karşılıklı suçlamalar doludizgin gidiyor. Tarikatlarda rant ve
liderlik kavgası dolu dizgin gidiyor. Ben daha iyi müslümanım, sen değilsin
etiket yarışı doludizgin gidiyor. 2014, 2013’ten devraldığı yolsuzluk, rüşvet, sahtekârlık,
adam kayırma ve diğer olanlar yoluna doludizgin gidiyor.
Hiçbir iktidar ve koalisyon
hükümetleri döneminde bu kadar olaylar ortalığa, dökülüp saçılmadı. Devlet
kademesinin her yerinde, özel sektörde bu kadar kirlilik bugüne kadar ortalığa
yayılmadı. Dikkat ederseniz! Olaya karışanlara devlet desteği, iktidar desteği
hemen anında uzandığı gibi ‘benim partilim yapmaz’ denildi.
Titan saadet zinciri gibi birbirine
ekli olan halkalarda çalkalanmaları bakarak izliyoruz. Televizyonda yerli dizi
izler gibi izliyoruz. İzlerken de yolsuzluğun, rüşvetin inkârını görürken,
birbirini allah adına yerden yere vurmaları izliyoruz. İşte bizim yaşadığımız
coğrafyamızın demokrasi, insan hakları anlayışını, misafirperver anlayışını
izliyoruz.
Memleketimiz her yönüyle kirlendi.
Acaba sizce temiz kalan bir yapımız var mıdır? Soruyu farklı olarak soralım!
Kurumlar ve özel sektör içinde yolsuzluğun, rüşvetin olmadığı bir yer var
mıdır?
Dershane, özel okul rant kavgasıyla
başlayan, üstünlüğü ele geçirmede Erdoğan, Fetullah çekişmesi 2014 yılında da kasetler,
yolsuzluklar, rüşvetlerle ortalığa saçıldı. AKP iktidarında sarmaş dolaş olan
bu ikili rant kavgasında düşman kardeşler durumuna düştüler. Birde imara
açılacak yerlerde rant kavgası var. Aslında alanın her yerinde bu kavga var.
Rant kavgası kızışmadan önce Erdoğan,
Fetullah arasını bulmak için koşan aracılar arayı bulmuş olsalardı. Bu rüşvet,
talan, soygun, sömürü düzeni Allah adına bu şahsiyetler için yoluna devam
edecekti.
Dünyanın dünüyle bugünü arasında
birçok devlet kendini tarih sayfasında bırakarak silindi. Neden diye
sorarsanız? Rüşvet, yolsuzluk, saltanat kayığında bir avuç insanın zevk ve sefa
sürmesi halkın gözünden kaçmadı. Öfke büyüyerek ezilen, sömürülen, haksızlığa
uğrayan insanlar arasında dalga dalga büyüdü ve kendi hakkını aramak için
isyanını ateşledi.
Dünüyle bugünü arasında yaşanan
sistemlerde ezen ve ezilen sınıf ayrımı hep vardı. Sömürü düzeni yıkılmadığı
sürece rüşvet, yolsuzluk doludizgin yoluna devam edecektir. Yığınlar içinde
kendi kendine soru soranlar olacaktır! Yukarıdakiler lüks içinde yaşar iken,
ben eşek gibi çalışırken insanca geçinemiyorum? Neden ve niçinlerini
düşüncesinde hep var edecektir. Kendi kurtuluşunu bir gün bulurken, toplumsal
kurtuluşu da bulacaktır.
Hava kirliliği gibi siyasi kirlilik,
sistem kirliliği iç içe bürünürken bunların yansıması ister istemez ezilen,
sömürülen halklara olmaktadır. Bu yaşanılanlarda taraf değiliz. Bu bizim
istediğimiz siyasi anlayış ve sistem yapısı değildir.
Elbette halkların, halkın, emekçinin
iktidarı olmalıdır. Bunu da istemek ve başarmak bize düşer ve biz istersek
olur.
Hüseyin Habip Taşkın
13 Ocak 2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder