12 Ağustos 2018 Pazar

Dört Mevsim İçinde Yaşam www.tarimorkamsendiyarbakir.com

Dört mevsimi yaşarken belimizi ha bugün ha yarın düzelteceğiz diye debelenip duruyoruz. Günden güne belimizi doğrultacağımıza, kamburumuz durmadan çıkıyor. Beynimizde farklı açılardan düşünceler dönme dolap gibi habire dönerek nasıl bu yoksulluktan kurtulupta insanca yaşarız diye düşünüyoruz.

İktidara gelen hükümetler bizleri kurtaracakmışçasına habire önümüze reçeteler sunarlardı. Hep bizlerden fedakârlık istenirdi. O zaman çocuk iken büyüklerimizden duyardık; “bu iktidar bizi düzlüğe çıkaracak” diye. Bu yaşıma geldim kaç tane hükümet gelip geçti ve askeri darbeler yapıldığının sayısını unuttum.

Yaşım aldı başını giderken, bir türlü bu düzlüğü çıkışımızı ne ben nede toplumun diğer bireyleri gördü. Düzlüğü bırakın sürünmeye, aynı yerde dönmeye devam ediyoruz. Sosyal yaşantımız tam anlamıyla sıfıra endeksli olup, daha da “inşallah” , “maşallah” ile düzlüğe çıkacağız diyen hükümet yetkilileri dünkü politikacıları aratmıyor.

ANAP iktidarında Genel Başkan’ı ve Başbakan Turgut Özal basına verdiği bir demecinde “her evde bir milyoner olacak” demişti. Zaman içinde bol sıfırlı paralarda milyonerliği gördüğümde “evet ben de şimdi bir milyonerim” demiştim.

Adalet Partisi iktidarında Genel Başkan’ı Süleyman Demirel kemerlerimizi sağduyulu bir vatandaş olarak sıkmamızı önermişti.

Bugüne kadar hep iktidar partilerin söylemleriyle geldik. Her biri farklı söylemlerle iktidar koltuğunda oturdu. Bu söylemler sermayeye karşı söylenmedi. Sermaye ardı ardına tüketim mallarına, gayrimenkule, taşıma araçlarına ve nicelerine zam yaptı. İşin özünde emekçilerden, yoksullardan hep özveri istendi.

Türkiye’de iktidar koltuklarına oturanlar ABD’nin, IMF’nin ve o zamanın bazı Avrupa Ülkelerinin dayatmış olduğu reçeteleri yaşam pratiğinde vatandaşın üzerinde uygulamışlardı. Şimdi ise değişen bir şey yok. Aynı coğrafya üzerinde reçeteler denenmeye devam ediyor.

Bu coğrafya da dayatma sonunda tarım alanlarımızda birçok üretilen ürüne kota getirildi. Bu reçetenin sayesinde de hayvancılık bitme noktasına geldi. Gübremizi, tohumluğumuzu, ilaçlarımızı ve tarım adına ne varsa hepsi dışarıdan ülkemize geliyor.

Sadece tarımda değil, bizleri ilgilendiren her dalda ABD’nin, IMF’nin, AB’nin parmağı vardır. Üzücü olan bizi ilgilendiren her dalda bizim sözümüzün geçmemesidir. İyi yoldayız deniliyor. Fakat birbirine güvenmeyen, dayanışma ağının toplum olarak bittiği bir noktaya geldik. Bu günlere birden gelmedik. Her geçen günün ekonomik, sosyal ve siyasal yapıları incelendiğinde sonuç ortaya çıplaklığıyla çıkacaktır. 

Çevremizde olan bitenler hepimizi ilgilendirir. Bu coğrafyanın üzerinde hep birlikte yaşıyoruz. Hatta dört mevsimi yaşarken aynı sorunları hepimiz yaşıyoruz. Çözümü bizlerde olduğu halde, farklı yerlerde arıyoruz. Tekne içinde azgın dalgada ha bire bir oyana bir buyana savruluyoruz. Peki nereye kadar?

Hüseyin Habip Taşkın
        21/ 08/2011

www.tarimorkamsendiyarbakir

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Acılarımız Ortaktır

 Her halkın acıları birbirine benzer. İnsanca yaşamak her bireyin hakkıdır. İnsanca yaşıyabiliyor muyuz? Kendimizi birey olarak sorgulamamız...