24 Ağustos 2018 Cuma

Emekçi İşçilerin 1 Mayısı Gasp Edilemez "Kırmızı Siyah Bilim Edebiyat Sanat"


Emekçi işçiler yaşamın her alanında alın teriyle, emeğiyle üretimde varlar. Üretimde var olmasına varlar ama sermayenin ve devletin düşüncesinde yoklar. Çünkü dönen zalim çark bir avuç haraminin elindedir. Daha fazla sömürüyü ve üretimi ucuz işgücüyle yapmayı patron cephesi istemektedir.

Taşeronlaşma bir devlet politikasıdır. Bu politika patronların iştahını da kabartmaktadır.  Artık iş yerleri çalışma koşullarını 12 saat ve üzerine çıkartmış durumda olmakla birlikte fazla mesainin ücretini işçiye ödememe durumu da vardır.

AKP iktidarı dış yatırımcıya zaman zaman çağrıda bulunuyor? Türkiye’de ucuz emek gücünün olduğunu, 12 saat çalıştırabilirsin demekle emekçi işçileri köle işçisi yapmaya yönelmektedir.
12 Eylül 1980 askeri darbesiyle tüm sosyal haklar gasp edilirken, baskı ve terör ortam
ıyla emekçilerin, sendikaların hakları da gasp edilirken,  halkın ve halkların üzerinde silah gücüyle, işkenceyle, cezaevleriyle gözdağı verildi.  

12 Eylül 1980 askeri darbesi sözde halkın partilerini kurdurarak, sivil demokrasiye geçiş yapıyoruz kandırmacasıyla halkın gözünü boyadılar.  Askeri Darbesi’nin devamı olan iktidar ve koalisyon hükümetleri emekçilerin,  sendikaların haklarını gasp etmeye devam ederken, özgürlükleri getirmediler. Halkı ve halkları baskı altına almaya devam ettiler. Sözde demokrasi, seçim aldatmacası oyununu tekrarladılar.

Uyanan emekçiler, ezilenler haklarını aramak için bulundukları alanlardan seslerini yükseltmeye başladılar. Baskının karşısında emekçi yığınları Gezi Parkı Direnişiyle patlak veren ekonomik, kültürel ve sosyal sorunlarını 1 Mayıs 2014’e taşıdılar.

Devletin yönetimini elinde bulunduran AKP kendi iktidarını sağlamlaştırma adına baskıcı politikalarını devletin tüm mekanizmalarını kullanarak emekçilere, yoksullara uygularken, Türk-islam sentezi adı altında yapmaktadır.

Erdoğan ise tek adamı oynamayı sürdürürken kendisini Padişah olarak görmektedir. ‘Dediğim dedik, çaldığım düdük’ demeye getiriyor.

1 Mayıs 2014’ü Taksim’de emekçilerin kutlaması için birçok neden vardır? 1 Mayıs 1977’de Taksim’de 1 mayıs işçi bayramını kutlayan emekçilere yapılan silahlı saldırıda 34 işçi yaşamını yitirdi. Bu saldırıyı TC’nin derin devleti olan Kontrgerillası yapmıştı. Bugün bile failleri bulunamadı. Oysa failleri o günkü 21 Haziran 1977 Milliyetçi Cephe hükümetine ve derin devletine bakmamız gerekir. Adalet Partisi, Milli selamet Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi, Cumhuriyetçi Güven Partisi. Süleyman Demirel ise Başbakandır.

1 Mayıs 1989'da katledilen Mehmet Akif Dalcı.

1 Mayıs 1996'da Kadıköy'de katledilen Hasan Albayrak, Dursun Odabaş ve Yalçın Levent.

Taksim’de 1 Mayıs emekçi işçilerin bayramını kutlamalarının tarihi önemi vardır. TC’de bunu bildiği için yapmış olduğu katliamları unutturmak için Taksim’i emekçilere yasaklıyor. Emekçilerin örgütlü gücünden de, örgütlenmesinden de korkuyor.

AKP iktidarı ve geçmişteki iktidarlar 1 Mayıs’ı emekçilere Taksim’de kutlamamaları için elinden gelen her türlü yalan propagandasını yaparken, devlet aygıtlarını kullanmayı da ihmal etmediler. Acımasızca başta polisin saldırısı öne her zaman çıktı. Her saldırıda emekçi yığınları sokağa özgürleşme amacıyla bilinçli olarak çoğalarak çıktı.

AKP’de kendi silahı olan polisi halkın üstüne bilinçlice bir devlet politikası olarak sürüyor. Yargısı da aynı politikayı izlemektedir. Gezi Parkı Direnişinde de hep birlikte gördük: AKP’nin polisi gençleri öldürerek, yaralı ve sakat bırakarak destan yazdı. Yargısı da Erdoğan’ın şemsiyesi altında korumaya alındı. Oysa bu gençlerin ellerinde hiçbir ölümcül silah yoktu.

Erdoğan yüzde elliyi zor tuttuğunu söylerken emekçilere, ezilenlere, yoksullara gözdağı vermeye devam ediyor. Erdoğan polislerini, savcılarını, hâkimlerini, medyasını da katarsak şimdilik güçlü görünüyorlar.

Oysa 1 Mayıs 2014’ü iyi okumak gerekir. Emekçi yığınları daha bilinçlenerek, hakkını arayarak çoğalarak geliyor. Bu ülkede polis ve cezaevi korkusu çoktan aşıldı.

Bu halk, halklar emekçiler insanca, eşit koşullarda yaşamak istiyor. Silahınıza, tomanıza, polisin şiddetine karşı emekçiler etten duvar örerek, her baskıda öfkeyle çoğalıyor.

Egemen güçler korkmakta haklılar. Ezilenlerin, yoksulların, emekçilerin kaybedecek hiçbir şeyleri olmadığından kazanacakları, güzel günler görecekleri bir aydınlık yarınları var.

Hüseyin Habip Taşkın

02.05.2014




Kırmızı Siyah Bilim Edebiyat Sanat

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Acılarımız Ortaktır

 Her halkın acıları birbirine benzer. İnsanca yaşamak her bireyin hakkıdır. İnsanca yaşıyabiliyor muyuz? Kendimizi birey olarak sorgulamamız...