Emekçi işçiler yaşamın her alanında alın teriyle, emeğiyle
üretimde varlar. Üretimde var olmasına varlar ama sermayenin ve devletin
düşüncesinde yoklar. Çünkü dönen zalim çark bir avuç haraminin elindedir. Daha
fazla sömürüyü ve üretimi ucuz işgücüyle yapmayı patron cephesi istemektedir.
Taşeronlaşma bir devlet politikasıdır. Bu politika
patronların iştahını da kabartmaktadır. Artık iş yerleri çalışma koşullarını 12 saat ve
üzerine çıkartmış durumda olmakla birlikte fazla mesainin ücretini işçiye
ödememe durumu da vardır.
AKP iktidarı dış yatırımcıya zaman zaman çağrıda bulunuyor?
Türkiye’de ucuz emek gücünün olduğunu, 12 saat çalıştırabilirsin demekle emekçi
işçileri köle işçisi yapmaya yönelmektedir.
12 Eylül 1980 askeri darbesiyle tüm sosyal haklar gasp
edilirken, baskı ve terör ortam
ıyla emekçilerin, sendikaların hakları da gasp edilirken,
halkın ve halkların üzerinde silah
gücüyle, işkenceyle, cezaevleriyle gözdağı verildi.
12 Eylül 1980 askeri darbesi sözde halkın partilerini
kurdurarak, sivil demokrasiye geçiş yapıyoruz kandırmacasıyla halkın gözünü
boyadılar. Askeri Darbesi’nin devamı
olan iktidar ve koalisyon hükümetleri emekçilerin, sendikaların haklarını gasp etmeye devam
ederken, özgürlükleri getirmediler. Halkı ve halkları baskı altına almaya devam
ettiler. Sözde demokrasi, seçim aldatmacası oyununu tekrarladılar.
Uyanan emekçiler, ezilenler haklarını aramak için
bulundukları alanlardan seslerini yükseltmeye başladılar. Baskının karşısında
emekçi yığınları Gezi Parkı Direnişiyle patlak veren ekonomik, kültürel ve
sosyal sorunlarını 1 Mayıs 2014’e taşıdılar.
Devletin yönetimini elinde bulunduran AKP kendi iktidarını
sağlamlaştırma adına baskıcı politikalarını devletin tüm mekanizmalarını
kullanarak emekçilere, yoksullara uygularken, Türk-islam sentezi adı altında
yapmaktadır.
Erdoğan ise tek adamı oynamayı sürdürürken kendisini Padişah
olarak görmektedir. ‘Dediğim dedik, çaldığım düdük’ demeye getiriyor.
1 Mayıs 2014’ü Taksim’de emekçilerin kutlaması için birçok
neden vardır? 1 Mayıs 1977’de Taksim’de 1 mayıs işçi bayramını kutlayan emekçilere
yapılan silahlı saldırıda 34 işçi yaşamını yitirdi. Bu saldırıyı TC’nin derin
devleti olan Kontrgerillası yapmıştı. Bugün bile failleri bulunamadı. Oysa failleri o günkü 21 Haziran 1977
Milliyetçi Cephe hükümetine ve derin devletine bakmamız gerekir. Adalet
Partisi, Milli selamet Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi, Cumhuriyetçi Güven
Partisi. Süleyman Demirel ise Başbakandır.
1
Mayıs 1989'da katledilen Mehmet Akif Dalcı.
1
Mayıs 1996'da Kadıköy'de katledilen Hasan Albayrak, Dursun Odabaş ve Yalçın
Levent.
Taksim’de
1 Mayıs emekçi işçilerin bayramını kutlamalarının tarihi önemi vardır. TC’de
bunu bildiği için yapmış olduğu katliamları unutturmak için Taksim’i emekçilere
yasaklıyor. Emekçilerin örgütlü gücünden de, örgütlenmesinden de korkuyor.
AKP
iktidarı ve geçmişteki iktidarlar 1 Mayıs’ı emekçilere Taksim’de kutlamamaları
için elinden gelen her türlü yalan propagandasını yaparken, devlet aygıtlarını
kullanmayı da ihmal etmediler. Acımasızca başta polisin saldırısı öne her zaman
çıktı. Her saldırıda emekçi yığınları sokağa özgürleşme amacıyla bilinçli
olarak çoğalarak çıktı.
AKP’de
kendi silahı olan polisi halkın üstüne bilinçlice bir devlet politikası olarak sürüyor.
Yargısı da aynı politikayı izlemektedir. Gezi Parkı Direnişinde de hep birlikte
gördük: AKP’nin polisi gençleri öldürerek, yaralı ve sakat bırakarak destan
yazdı. Yargısı da Erdoğan’ın şemsiyesi altında korumaya alındı. Oysa bu
gençlerin ellerinde hiçbir ölümcül silah yoktu.
Erdoğan
yüzde elliyi zor tuttuğunu söylerken emekçilere, ezilenlere, yoksullara gözdağı
vermeye devam ediyor. Erdoğan polislerini, savcılarını, hâkimlerini, medyasını
da katarsak şimdilik güçlü görünüyorlar.
Oysa
1 Mayıs 2014’ü iyi okumak gerekir. Emekçi yığınları daha bilinçlenerek, hakkını
arayarak çoğalarak geliyor. Bu ülkede polis ve cezaevi korkusu çoktan aşıldı.
Bu
halk, halklar emekçiler insanca, eşit koşullarda yaşamak istiyor. Silahınıza,
tomanıza, polisin şiddetine karşı emekçiler etten duvar örerek, her baskıda öfkeyle
çoğalıyor.
Egemen
güçler korkmakta haklılar. Ezilenlerin, yoksulların, emekçilerin kaybedecek
hiçbir şeyleri olmadığından kazanacakları, güzel günler görecekleri bir
aydınlık yarınları var.
Hüseyin
Habip Taşkın
02.05.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder