İnsanlar geçim
derdiyle baş başa kalırken, gündemden de sorunlar bitmek bilmiyor. “İnsanca
yaşamanın” neredeyse adını toplum olarak unutuyoruz. İçimizdeki bencillik ateşi
durmadan alevleniyor. Hep ben mantığını öne çıkarıyoruz. Ama yozlaştığımızdan
haberimiz yok.
Bilinçlice körüklenen
yozlaşma hareketinden ülkemizde çalışan emekçilerde payına düşeni almaya devam
ediyor. Çalıştığımız işkolunda bile haksızlıkları gördüğümüz halde bile
umursamıyoruz. Hiçbir şey olmamışçasına, yaşanmamışçasına, banane der gibi
yüzümüzü çeviririz. Ama bu olan haksızlıkların ucu hepimize dokunduğunun
farkında değiliz ya da farkındayız. Ama köle olarak çalışmamıza devam etmeye
çalışıyoruz.
Bu çelişki içinde insanca yaşamayı düşünüyoruz.
Oysa bireysellik ruhunu içimizden söküp atamadığımız sürece, ezilmeye,
horlanmaya layığız. Kendimizi çok kurnaz sayarız ama aptalın önde gideniyiz.
Emekçiyiz ama anlamını bile bilemiyoruz. Üretenin, alın teri dökenlerin
bizlerin olduğunu bilmediğimiz halde yolumuza düşe kalka devam ediyoruz.
Emek mücadelesinde
yerini alan emekçiler tam anlamıyla istedikleri hedefe ulaşamamaktadırlar. Bunların
elbette nedenleri vardır. Sendikalarımızın hiçbirisi gerçek anlamıyla sınıf
mücadelesinde öncülük yapacak konumda değillerdir. Birçoğunda sendika ağaları
dediğimiz şahıslar ve adamları köşe başlarını tutmuş, sınıf örgütlenmesine
engel olmaktadırlar.
Bizlerin, bu zor olan
mücadeleyi inatla taşımak zorundayız. Sermayenin televizyonları, radyoları,
internet araçları ve diğer araçlarının üstesinden gelebilecek alternatifler
oluşturmalıyız. İşçi kesimlerini kucaklamak zorundayız. Yoksa eşitliğin,
paylaşımın, insanca yaşanabilir bir ülke kurma hayali yerinde saymaya,
gerilemeye devam edecektir. Burada da emekçilerin kaybı olacaktır.
Birçok iş kolu asgari
ücretten emekçi çalıştırıyor ama bu işkolları devamlı eleman çıkartarak
yenilerini işe almaya günümüzde bile hala devam ediyorlar. Gelecek “gençliktir”
diyenlerin gençliği köle olarak nasıl çalıştırdıklarına tanık oluyoruz. Birçok
işkolunda sigortasız ve güvencesiz gençlerde dahil olmak üzere birçok insan
çalıştırılmaktadır. 65 yaşına dayanan emeklilik mezarda olacak emekliliktir.
Sosyal haklarımız bir
bir biçilmeye devam ederken, emekçi kesimlerinin büyük çoğunluğu kendi
haklarına sahip çıkacak durumda olmadığı gibi kendilerini sorgulamaktan çok
uzaklar.
Yinede hiçbir şey geç
değildir. Örgütlenmenin en iyisi yapılabilir. Bu görevde emek mücadelesini
savunan her kesin özverisiyle bir bütünlüğünden geçer. Sokak sokak, iş kolu işkolu insanlar nerede
var ise orada örgütlene örgütlene olur.
Kapitalizm şimdilik
bizden her bakımdan güçlü gözükebilir. Oysa bizim gücümüz onlardan daha
fazladır. Bu gücü emeğe çevirecek olan biz emekçileriz. Biraz özveri, birleşme
ile arkası gelecektir. Hiçbir şey bizim
açımızdan bitmiş değildir. Aydınlık günler hepimizi bekliyor. Emek mücadelesine
sende bir omuz ver.
Hüseyin Habip Taşkın
13.08.2012
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder