Hep aklımda!
MAKSAT MUHABBET
Sennur Sezer
Yaşamak
dünyayı ciddiye almaktır bence. Kendinden başkasını düşünmemekse kocamaktır.
Günümüzde bir barış var önemsediğim, bir de cezaevleri. Fabrikalar, işyerlerinde verilen mücadele, suyu toprağı korumak için verilen kavgayı görmezden geliyor değilim. Bu kavganın sonuçlandığı yer cezaevleri. Hatta barışı istemek bile neredeyse cezaevini göze almadan olmuyor.
Günümüzde bir barış var önemsediğim, bir de cezaevleri. Fabrikalar, işyerlerinde verilen mücadele, suyu toprağı korumak için verilen kavgayı görmezden geliyor değilim. Bu kavganın sonuçlandığı yer cezaevleri. Hatta barışı istemek bile neredeyse cezaevini göze almadan olmuyor.
Cezaevleri
insan haklarının yok sayıldığı alanlar gibi görülüyor sevgili ülkemizde.
Üstelik neredeyse kimin insan sayılacağına karar vermenin kendi tekellerinde
olduğunu sananlar var. Bu koşullarda en önemlisi ne yaşanırsa yaşansın
insanlığını, insanlık onurunu koruyabilmek. Bu yüzden hapishanelerin en güzel
uğraşı sanattır. Hele Orhan Veli’nin “Pencere” şiirinin bile gündemden kalktığı
koşullarda yatanlar için.
Hapishane koşullarında sanat dediğimizde ilk akla gelen edebiyat. (Resim yapan daha az. Karikatür kalmadı galiba). Epeydir hapishanelere özel dergiler de üretiliyor. (Çoğul ekine aldanmayın epi topu iki dergi. Biri içeride, Tekirdağ’da hazırlanıyor: Eylül, biri dışarıda hazırlanıyor: Mahsus Mahal) Gırgır’ın “İçerden Dışarıya” köşesiyle uzun zaman uğraşmış biri olarak bu dergileri önemsiyorum. Yazmanın içerde ne kadar önemli olduğunu, ruh sağlığı için de direnç için de gerekliliğini biliyorum. Ayrıca cezaevlerinin yaşam koşulları dışarıdaki yaşam koşullarıyla paralel çoğunlukla, biri kötüyse, ötekinin iyiye gittiği iddia edilemez.
Şimdi Tekirdağ’da bir dergi daha yayınlanmaya başlamış: ÜMÜŞ EYLÜL. Hüseyin Habip Taşkın şöyle veriyor derginin haberini:
Hapishane koşullarında sanat dediğimizde ilk akla gelen edebiyat. (Resim yapan daha az. Karikatür kalmadı galiba). Epeydir hapishanelere özel dergiler de üretiliyor. (Çoğul ekine aldanmayın epi topu iki dergi. Biri içeride, Tekirdağ’da hazırlanıyor: Eylül, biri dışarıda hazırlanıyor: Mahsus Mahal) Gırgır’ın “İçerden Dışarıya” köşesiyle uzun zaman uğraşmış biri olarak bu dergileri önemsiyorum. Yazmanın içerde ne kadar önemli olduğunu, ruh sağlığı için de direnç için de gerekliliğini biliyorum. Ayrıca cezaevlerinin yaşam koşulları dışarıdaki yaşam koşullarıyla paralel çoğunlukla, biri kötüyse, ötekinin iyiye gittiği iddia edilemez.
Şimdi Tekirdağ’da bir dergi daha yayınlanmaya başlamış: ÜMÜŞ EYLÜL. Hüseyin Habip Taşkın şöyle veriyor derginin haberini:
“Newroz
Gazetesi Yazarlarından Hasan Şahingöz bana bir mektubunda, hayatını kaybeden
ablasının adına bir kültür, sanat, edebiyat dergisi çıkaracağını yazmıştı.
(…)Birkaç gün önce evime gelen büyükçe bir zarfı elime aldığımda Hasan
Şahingöz’ün Tutsak Dergisi’nin çıktığını anladım. Eve girmeden zarfı kenarından
yırtarak açtım. Kırmızı üzerine sarı harflerden oluşan ‘ÜMÜŞ EYLÜL’ Kültür,
Sanat Dergisi’nin yazısını gördüm. İçine orada hızlıca bir göz attım. İçimden
şunu dedim: ‘Can yoldaşım yolun açık olsun.’
Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde doğan ÜMÜŞ EYLÜL Kültür, Sanat, Edebiyat Dergisi el yazımı olup, içinde karikatürler, şiirler ve yazılar var. Bunlar fotokopi ile çoğaltılmış olup bizlere kadar geldi. Bizlerin göreviyse ÜMÜŞ EYLÜL Kültür, Sanat, Edebiyat Dergisi’ni sizlere tanıtıp, yaşaması ve ileriye doğru gitmesi için, daha iyi bir yapıtlara, daha çok devrimci tutsaklara ulaşması için destek sunmanızı ben sizlerden rica etmiyorum. Aydın, devrimci, ilerici olduğunuz için istiyorum.
Tekirdağ F Tipi Hapishanesinde doğan ÜMÜŞ EYLÜL Kültür, Sanat, Edebiyat Dergisi el yazımı olup, içinde karikatürler, şiirler ve yazılar var. Bunlar fotokopi ile çoğaltılmış olup bizlere kadar geldi. Bizlerin göreviyse ÜMÜŞ EYLÜL Kültür, Sanat, Edebiyat Dergisi’ni sizlere tanıtıp, yaşaması ve ileriye doğru gitmesi için, daha iyi bir yapıtlara, daha çok devrimci tutsaklara ulaşması için destek sunmanızı ben sizlerden rica etmiyorum. Aydın, devrimci, ilerici olduğunuz için istiyorum.
İletişim
Adresi: Hasan Şahingöz, 1Nolu F Tipi Hapishanesi CT55 TEKİRDAĞ”
Derginin kapağında güvercinli bir genç kız resmi var. Dikenli telle çevrili. Bir de şiir:
Köyümde açmıştır şimdi
Narçiçekleri özlem özlem
Yüreğimde sevda sevda
Türküler söylesem sana
Tel örgüler arasından
ulaşır m’ola
Kör baskılar karanlıklar
Taş duvarlar demir kapılar
Olsa da dört bir yanımda
Söylerim türkümü sana
Kuş sesinden, dağ yelinden
ulaşır sana
Ben ÜMÜŞ EYLÜL’ün kapağını gördüğümde Edip Cansever’in bir şiirini hatırladım:
“bütün iyi kitapların sonunda/bütün gündüzlerin, bütün gecelerin sonunda/meltemi senden esen/soluğu sende olan/yeni bir başlangıç vardır”/
Sevindim. Başlangıçlardaki umudu tazelememize yol açan ÜMÜŞ’e. Bir an dergiye adını veren genç kadını düşünüyorum. Yaşayamamış. Ya adının anlamı ne? Anadolu’daki halkların hangisinin dilinden kim bilir? Belki Türkçe. Bir kısaltma mı? Gümüş, Ümmiye, Ümmü, Ümmügülsüm adlarından birinin kısaltması mı Ümüş?
Edip Cansever’le yetinmek zorundayız: “parmağını sürsen elmaya, rengini anlarsın/ gözünle görsen elmayı, sesini duyarsın /onu işitsen, yuvarlağı sende kalır/ her başlangıçta yeni bir anlam vardır.//nedensiz bir çocuk ağlaması bile /çok sonraki bir gülüşün başlangıcıdır.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder