24 Ağustos 2018 Cuma

Kirlenen Siyasette İnsan İlişkileri


Türkiye’de burjuva siyasetinin kirli olduğunu, kokuştuğunu, umut olmadığını, umudun devrimciler olduğunu yıllar öncesinden bizim dönemin ve bizden önceki devrimciler söylemişti. Hatta kurtuluşun seçimle değil silahlı mücadeleyle olacağını da söylemişti.

Her insan yaşadığı dönemin gerçek tanığıdır. Devletin, sistem içinde nasıl entrikalar çevirdiğini görebilme imkânına sahiptir. Böylelikle kurtuluşunun ya da toplumsal kurtuluşun nasıl olabileceğine kafa yorar, mücadelesine kendi görüş açısıyla, bulunduğu yerden destek verir.

Türkiye’de burjuva siyasetinin kokuşmuşluğu sistem içinde devlet kurumlarına yansıdığı gibi özel sektöre de yansır. Peki, halk içinde bu kokuşmuşluğun yansıması olamaz mı? Elbette olur.

Aslında bu kokuşmuş siyasetçiliğin açıktan yapılması, belirginleşmesi 12 Eylül 1980’den sonra, askeri darbe güdümünde kurulan yasal siyasi partilerle birlikte başladı. Günümüz AKP iktidarında da yoluna devam etmektedir.

Bu ülkede bir torba kömüre, eşyaya kendi oyunu satan bile var. Çocuğu, eşi, kendisi işe girsin diye anne, baba, çocukları farklı partilere girerek bireysel kurtuluşunu satılık oyla arar. Halk arasında aşağı tabaka diye adlandırılan ezilenler, sömürülenler kendi kurtuluşlarının nasıl olacağını bilemezler, bilemedikleri içinde çaresizdirler.

İş adamlarını unutmamamız gerekir, her partiye parasal destek sunmalarına ne demeli? Bu destek belediye ve milletvekilliğini de ele alırsak, hangisi iktidarı alırsa ve belediyede aynı çark içinde olmakla birlikte işini hallettirecektir.

Benim yaşadığım bölgede eskiden ‘benim oyum şu kadar var’ diyerek belediye meclis üyeliğinde iş adamları, nüfuzlu kişiler kıran kırana mücadele ederlerdi. Hakaretli konuşmalar, yumruklaşmalar halkın çıkarı için değil, kendi çıkarı içindi. Milletvekilliğinde de parası olan ve nüfuzlu kişiler yer alırken, halkın geri plana itildiği de bir gerçektir.

Bizler toplum olarak çok duymuşuzdur! Birde başı sıkışan oldu mu? ‘Her şey vatan için…’  der. Oysa kirli siyasette, kokuşmuşlukta ‘her şey rant için’ olduğunu bu toplumun çoğunluğu bilmektedir.

Sizlere kendi bölgemden örnekler vereceğim. Bu örneklere ben tanıklık etmekle birlikte ülke genelinde işleyişin aynı olduğunu görmekteyiz.

Benden büyük olan ve ağabey dediğim kişi geçmiş zamandaki bir belediye seçiminde apartmana saklanmış yukarıya bakarken gördüğümde el işareti yaparken bağırdım: ‘Ağabey nasılsın’ Bana yanıt vermeden sağ elini yukarıya dudağına doğru getirirken işaret parmağı ile sus işareti yaptı.  O an yukarıya baktığımda gençlerden oluşma bir grup aşağı doğru ana caddeden slogan atarak geliyordu. Yanımızdan geçerek aşağıya doğru inerlerken ben ağabey dediğim kişinin yanına gittiğimde ‘hayrola bu telaş niye?’ dedim. Bana telaşla: ‘Sorma? Kızım işe girsin’ diye ‘iki partiye üye oldum.’ Sigarasını yaktıktan sonra: ‘Her iki partiye gidip geliyorum ama içim güm güm’ diye ‘atıyor. Yakalanırsam her şey berbat olur.’ dedi.

Zamanında benim yaşadığım bölgeye aileler geldi. Bu aileler birbirlerine akrabaydı. Sonradan hepsi iş adamı oldular. Birbirlerine sıkı sıkıya kenetlenmişlerdi. Seçimler yaklaşırken bu aileler her partiye dağıldılar. O zamanlar yaşadığım yer insan sayısı olarak azdı kimin ne yaptığı bilinirdi ve duyulurdu. Seçim zamanı bir parti kazandı destekleyeni belediye başkanının danışmanı oldu. Müteahhitlikleri aldı başını gitti.

2014 yılında ise farklı bir yapı su üstüne çıktı. Partisinden belediye başkanlığına gösterilmeyen kişi, kişiler saf değiştirerek başka partilerden belediye başkanı oldular.

2014 AKP iktidarında belediye başkanlığı seçimi sonrası oylara hile karıştığı, yanlış sayıldığı için en çok itiraz edilen yıl oldu. Mahalle muhtarlığı seçimlerinde silahlar konuştu ve ölü sayısı 8 olarak açıklanmıştı.

Sorun şu; kirlenen sistem yapısında insan ilişkileri nasıl düzelir? Halka kendimizi nasıl anlatabiliriz? Burjuva siyasetinde seçim gerçekten kurtuluş mu? Yoksa bir araç mıdır?

Umut aslında halkın ve halkların kendisindedir. Birliğinde, mücadelesindedir. Aslında emeği savunanlar o kadar çok ki, bir araya nedense gelemiyoruz? Sanırım sorun biraz bizde diye düşünüyorum? Ne dersiniz ben mi yanılıyorum?

Hüseyin Habip Taşkın

14.04.2014



Kırmızı Siyah Bilim Edebiyat Sanat

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Acılarımız Ortaktır

 Her halkın acıları birbirine benzer. İnsanca yaşamak her bireyin hakkıdır. İnsanca yaşıyabiliyor muyuz? Kendimizi birey olarak sorgulamamız...