Artık yaz ayı geldi ve sıcaklar
insanların üzerindeki etkisini hissettiriyor. Burada da yaşamın farklı bir
yüzünü görmekteyiz. Kıştan bıkanlar şimdide sıcaktan şikâyetçi olmaktadır.
Doğanın yasası gereği kış kışlığını, yaz yazlığını, ilkbahar ve sonbahar olmak
üzere mevsimine göre ne gerekiyorsa yapmak zorundadır.
İnsanoğlu mevsimlerin ayarını ister
istemez bozdu. Kapitalizm kendi kazancına kazanç katacağım derken, doğanın
dengelerini bozdu. Bizler bu dengeler doğrultusunda bulunduğumuz yerleşim
birimlerimizde yaşamlarımızı sürdürmek zorundayız. Ama gözlemlerimizde doğanın
tekelci sermaye tarafından nasılda hoyratça alt üst edişini izlemekteyiz.
Doğayı koruma diye bir sorunu olmayan
bu egemen güçler, insanların uğradıkları her türlü eziyeti görmemezlikten
gelirler. Artık doğanın iklim yapıları değişirken yer küreninde değişime
hızlıca gittiğini rahatlıkla gözlemleyebiliyoruz.
İnsanların birçoğu ülkemizde çoğunluğa
tapma diye bir derdi vardır. “Parası olan güçlü insandır.” “Parası olan her
işin üstesinden gelir” ve benzeri cümlelerle desteklerler.
Ülkemizde yer altı madenleri yabancı
şirketlerle ortak çıkartılmaktadır. Burada söz sahibi olan yabancı şirketlerdir.
Her şeyimiz kontrol altında değildir. Yerli ve yabancı şirketlerin ülkemizdeki
yer altı madenlerimizi nasıl uçurduklarını görmemiz gerekir.
Ege bölgesinde İzmir’in ilçesi olan
Menderes’te üzüm bağları var. Ayrıca doğal güzelliği var. Ege bölgesinde birçok
tarım alanı iktidara gelen beceriksiz yönetimler sayesinde yerle bir edildi.
Kalan tarım alanları da can çekişmektedir.
İzmir Menderes’te bir ilgi odağı daha
var. Efemçukuru köyü ve bu köyde Tüprag Metal Madencilik Şirketi, bu şirketin
merkezi Kanada olup Eldoradogold’tur. Altın ve gümüş çıkarıldığını, Çevrecilerin
bu maden çıkarmanın doğayı tahrip ettiğini ileri sürerek dava açtıklarını basına
yansıdığı kadarıyla öğrenmiş durumdayız.
Efemçukuru ve diğer altın madeni
aranan yerlerde çevrecilerin çekmiş olduğu fotoğraflarda doğanın nasıl tahrip
olduğunu görmekteyiz. Doğanın bilinçsizce tahribi demek, yok olması anlamına
gelir.
Efemçukuru’nda arama izni 512
hektarlık bir alan içinde olmakla birlikte, 73 hektarlık bir alan içinde
çalışma yapılmakla birlikte, bu çalışma 15 yıllık bir süre içerisinde
bitirileceği söylense de, çevrede firmanın altın madeni rezervleri var mı? diye
yaptığı çalışmalarda var.
İşin ilginç yanı ise tarım alanları
ülkemizde bitirilirken Efemçukuru’nda bulunan köylülere talih kuşu konmuşçasına
ellerindeki tarlaları Tüprag Metal Madencilik Şirketine satmışlar ve birçok
köylüde bu maden şirketinde gönüllü çalışmaktadır.
Bu olay sadece Efemçukuru’yla ilgili
değildir. Türkiye genelinde çıkarılan tüm altın madenleriyle ilgilidir.
Ülkemizde çıkarılan tüm madenlerde
halkımızın hakkı vardır. Ama bu hak bu işleyen sistemin mantığıyla yerli ve
yabancı sermaye altın tepside sunuluyor. Bizler ise seyirci olarak bakınmaya
devam ediyoruz.
Hüseyin Habip Taşkın
27/06/ 2012
www.tarimorkamsendiyarbakir.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder