19 Ağustos 2018 Pazar

Türkiye Gerçeğinde Cezaevleri


Tüm özgürlüklerinizi kısıtlayarak, kendinizi bir odanızın içine koyarak dört duvar arasında kaç gün kalabilirsiniz? Evinizin bir odasını hücre gibi yapıp her gün sadece bir saat gökyüzünü seyretseniz böyle yaşamaya kaç gün dayanabilirsiniz?

Bir eşyanın talebi varmış gibi Türkiye’de cezaevleri durmadan çoğalarak artıyor. AKP iktidarı bile cezaevi artışıyla ilgili gurur duyarak şu kadar cezaevi açıldı. Bu kadar daha açılacak diye basına duyurusunu yapıyor.  2013 Kasım’ında ülke genelinde cezaevleri açılacak diye basından duydum. Duymam neyi değiştirir ki, kafa yapısı değişmeyen bir devlet anlayışı TC’nin dünüyle bugünü arasında var olmaya devam ediyor.
Yeni cezaevlerinin açılmasını hiç mi hiç onaylamadım. Hele hele bir marifetmiş gibi E,B,F gibi harf sırasına göre cezaevlerini yapmaları, birde ‘çok güvenli, beş yıldızlı’ demeleri halkla alay etme anlamını taşır.

Cezaevlerini istediğiniz kadar çok güvenli yapın, istediğiniz kadar demir yığınından yapın, İstediğiniz kadar gardiyan ordusundan etten duvar örün, İstediğiniz kadar özgürlük alanlarına girerek oturdukları yere, havalandırmalarına kamera yerleştirin, İstediğiniz kadar dış güvenliği jandarmadan set gibi oluşturun, İstediğiniz kadar hücreler inşa edin, istediğiniz kadar koğuş aramalarında hükümlü ve tutukluların giyeceklerini ve yiyeceklerini öteye beriye savurun, İstediğiniz kişiyi kamerasız alanda dövün ya da hakaret dolu sözler söyleyin, cezaevi girişinde, idareye, görüşe giderken, gelirken onur kırıcı arama yapın. Sorun ne çözülür, ne de kişiyi kazanmış olursunuz.

Bu kafa yapısıyla gerçekten bir hükümlüyü ya da tutukluyu kazandık diyemezsiniz! İsterse idarenin muhbiri olsun o kişiyi de kazanmış olamazsınız! Cezaevlerini durmadan açıyorsunuz ama bu sorunu çözmüyor. Aksine sorunu dallandırıp budaklandırılmasından başka bir şey değildir.
Türkiye’de ya da her hangi bir ülkede bolca cezaevi açılıyorsa o ülkenin işleyiş yapısında bir bozukluk var anlamını taşır. Bu da o ülkenin ekonomik, sosyal, kültürel yapısını ister istemez ortaya koyar.

AKP iktidarı dâhil olmak üzere, geçmiş iktidarlarda ‘suçlular cezasını çeksin’ derler. Tamam, çeksinler de, neden sadece bir olayı yapan kişi direk suçlu makamına oturtuluyor? Bir devletin işleyiş mekanizmaları niçin sorgulanmaz? Kişi o suçu yapıyorsa devletin yapısı da incelenmelidir. Devlet mekanizmaları pek de masum değildir. Hangi makamı alırsanız alın ağır aksak gidiyor.

Bir suçlu ya da şüpheli karakolda ya da şubede direk işkence görüyor. Doktor karşısına çıkartıldığında doktorların birçoğu işkenceyi desteklercesine darp yoktur raporu veriyor. Mahkemeye sevk edildiğinde sevk edilen kişi cezaevini boyluyor. Cezaevinde aramalar onur kırıcı olmaktadır.

Bunların hepsi devletin iç işleyişine zincirleme olarak bağlıdır. Ama burada sorun şudur. Hiçbir kurum bağımsız inisiyatif koyamıyor. Çünkü sistemle bütünleştiği için ön yargılı davranılmaktadır. Gelecek kaygısı taşınmaktadır. Bunun içindir ki olaylara gerçek anlamda bakılamamaktadır.

Cezaevleri insanları topluma kazandırma yerleri olmalıdır. Kişi suçu işliyorsa bunun nedenini ve niçinini? Toplumsal olarak sormalıyız. Kişi cezaevinden çıkınca yaptığı suçun başına dönmemelidir.

Ama cezaevlerinde işkence sonucu üzerine suç yıkılmış ve ceza almış birçok insan var. Suçsuz siyasi tutsaklar var. Basın emekçileri var.
Cezaevleri sistemin bir parçasıdır. Devletin yapısında yer aldığı gibi aynı işleyiş mekanizmasıyla bütünleşmiştir.

Olaylara net bakılmadığı sürece, toplumsallığı içermediği sürece, paylaşımı olmadığı sürece, insana insani değer verilmediği sürece, cezaevleri sorunu bu sistem anlayışıyla çözülemez. 

Bolca cezaevi açmak halkına güvenmeme anlamını da taşır. Bir yandan da ülkeyi yönetenler refah düzeyimiz çok iyi ve istikrarlı diyecek. Bu söylemler çelişkilidir ve aldatmacadır.

Farkında mıyız? Ülkemizde insani ilişkiler çıkar ilişkisine döndü. İntiharlar arttı. Birbirini öldürmeler, yaralamalar arttı. Gasp arttı. Tecavüzler arttı. Kadına şiddet ve katletme arttı. Uyuşturucu kullananlar arttı. Hırsızlık arttı… Saymakla bitmiyor. Devlet denilen varlık sorunun çözümünü cezaevleriyle buluyor.

Bunun çözümü çok açıktır. Sistemin bozuk kafa yapısını emekçiler değiştirmelidir.

Hüseyin Habip Taşkın
27.11.2011

Radikal. Blog

http://gorulmustur.org/icerik/turkiye-gerceginde-cezaevleri 





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Acılarımız Ortaktır

 Her halkın acıları birbirine benzer. İnsanca yaşamak her bireyin hakkıdır. İnsanca yaşıyabiliyor muyuz? Kendimizi birey olarak sorgulamamız...