Eskiden emekliye rağbet vardı. İşinde
tecrübeli ve sigorta sorunu yok diye emekli insan çabuk iş bulurdu. Paranın bir
değeri vardı. Yıllar akıp giderken, değişimiyle öyle bir hızlı geçti ki,
paranın değeri dibe vurdu. Emekliye iş konusunda pek rağbet edilmedi. Geçen
yılların ardından emekli şaşkın şaşkın bakındı. Ne haldeyim? diye.
Aldığı aylık aile bütçesinde açık
veriyordu. Bir yerlerden geliri olmayan emekli hepten ayvayı yediğinin resmi
belgesini oluşturuyordu. Ülkemizi yönetenlerce ekonomide, işsizlikte, sosyal
yaşamda hiçbir problem yoktu. Her işimiz inşallahla, maşallahla gidiyordu. Ama
emekliler durmadan “yetmiyor” diye dövünürken, kimileri de haklarını almak ve
aramak için Emekli-Sen’i kurdular. Örgütlü gücü oluşturmayı hedefleyip, insanca
yaşam için emeklilerin haklarını yağmur, çamur, soğuk, sıcak demeden
yaşadığımız coğrafyanın her yerinde eylemle duyurmaya çalıştılar.
Peki, biz emekliler bu eylemliklere ne
kadar duyarlıyız? Gözlemlememizde
emeklilerin birçoğu kendini kapitalizmin acımasız dayatmasına bırakmış ve
durmadan darbe aldığında yandım, yandım diye feryat ediyor. Emekli-Sen ve diğer
emek örgütlerinin hak arama mücadelelerinde emeklilerin büyük çoğunluğu
haklarını aramak için alanlara inmiyor.
Kendimizi sorgularken, küçümsenmeyecek
sayı da olan emeklilerin alanlara akması ve haklarına sahip çıkması için emek
örgütlerinin bir bütünlüğü sağlaması için ülke genelinde bir araya gelinmelidir.
Özelleştirme furyasıyla asgari ücretli
erkek ve kadın köleler yaratıldı. Sigortalı bir işçinin primi asgari ücret
üzerinden gösterildi. İşçinin ve memurun sosyal hakları bir bir gasp edildi. Memur
da sözleşmeliye dönerken, ortaya ucuz işgücünün çıktığını görüyoruz. AB ev
ödevlerini yerine getiren iktidar partileri, koalisyon hükümetleri, emeklilik
yaşını dönem dönem yükseltmeye devam ederken, mezarda emekliliğin yolunu açtılar.
Emeklilerin yerine şimdi genç kız ve
erkek emekçi alınmaya başlandı. Bu gençlerimiz bir işyerinde uzun vadede
çalışma imkânından yoksundur. Çünkü sermaye dışarıda işsiz bekleyen binlerce genç
olduğunu bildiği için kalıcı kadrolar yerine zaman için de geçici genç kadroyla
yoluna devam etmeyi uygun buldu.
Uzun yıllar işçilik de, memurluk da
alın teri akıtan emekçiler, emekli olduktan sonra insanca yaşamı tercih
ederler. Fakat sistemin işleyişinde para ilk sırayı aldığı için ve sistemde
bununla paralel yürüdüğü için insanca yaşam geri plana düşüyor.
Bugün ülkemizde emeklilerin hali toz
dumandır. Bir şekilde emekli yaşamını sürdürmeye devam ederken, yetmeyen
maaşının ev bütçesine göre ayarlarken sinir sistemleri ister istemez
dengesinden çıkarak, psikolojik sorunlarla boğuşuyor. Bu olay ister istemez
ailenin tüm fertlerine yansıyor.
Yaşadığımız toplumda sağlıklı bir
nesilden söz edebilir miyiz? Hayır,
sağlıklı bir toplum şu anda hayal ve emekliler açısından da hayaldir.
Şu dünyayı aslında birbirimize
insanoğlu dar ediyor. O da tekelci sermaye ve yandaşlarıdır. Yaşam bir koşu
maratonudur. İnsanoğlu, her doğan canlı gibi hayatta kalabilmenin mücadelesini
vermektedir. İlerleyen yaşında hep geçim derdiyle boğuşur. Bu boğuşmada
bireysellik vardır. Bizler bu mücadeleyi “biz” diye algılarsak, insanca yaşamın
önünü açmış ve adımlarımızla birçok sorunu bertaraf etmiş oluruz.
Emek mücadelesi emeklilerin olduğu
kadar hepimizin sorunudur. Gride
kalmanın, beni ilgilendirmez demenin zamanı değil, birleşmenin zamanıdır.
Çocuklarımıza nasıl bir ülke, dünya bıraktığımızın farkında mıyız dersiniz? Onu
da sizler cevaplayın?
Hüseyin Habip Taşkın
27/ 08 / 2011
YORUM
Hasan Kaşkır:
"Emekli
Sen 2 Nolu Beyoğlu Şube Başkanı."
Sevgili
Dostum Ne Olacak Bu Emeklinin Hali yazınızı okudum uzun yıllar emekli sen
örgütünde mücadele eden bir emekli senli gibi yazmışsın yazını. Eğer emekli sen
örgütü içersinden bir üyemiz yöneticimiz'sen sizi tanımak isterim. Yok eğer
üyemiz değilsen o zaman daha fazla tanımak isterim çünkü örgütümüzün sizin gibi
insanlara fazlasıyla ihtiyacı var. Ben emekli sen İstanbul 2 Nolu Beyoğlu şube
başkanıyım emekli senin kuruluşundan bu yana bu örgütün içersinde hasbel kader
mücadelemi sürdürüyorum. Yazınızdaki tespitlerin ve önermelerin çok doğru ama
ne yazık ki sendikamızın yanlış önderlikleri ve mücadele anlayışı nedeniyle bu
güne kadar sendikamızı emeklilerin bir mücadele örgütü haline getiremediğimiz
gibi emeklileri de sendikal mücadelemize katamadık. bunda tabii ki bizlerin
eksikliği yanlışlığı olduğu kadar örgütsüz bir toplum oluşturma konusunda ciddi
çabalar sarf eden egemen sınıfların faşist devlet anlayışınında önemli bir yeri
var. Ama yine de bizler kararlı ve inatçı insanlarız bugün bu hale getirilmiş
9,5 milyon emekli kitlesini herşeye rağmen örgütleyerek toplamsal mücadele
içersindeki yerini almasını sağlayacağız. Bu çabalarımızda bizleri yalnız
bırakmayın ve mücadelemizi gücümüzü birleştirerek sürdürmeye çalışalım
inanıyorum ki o zaman bir şeyler daha çabuk düzelecek haklarımız ve
taleplerimiz daha kolay elde edilecek diye düşünüyorum. İrtibat telefonum
0.542.824.84.55 görüşmek dileğiyle. Hasan Kaşkır.
30.08.2011 /
13:01
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder