9 Ağustos 2018 Perşembe

Savaşa Bütçe Değil Halkların Birliğine Ve Kardeşliğine Evet www.tarimorkamsendiyarbakir.com


Savaşı başlatanların keyfi yerindedir. Ama savaşan yoksulların, ezilenlerin silahların, bombaların gölgesinde ödedikleri bedeller çok ağırdır. Bu bedel ödemeler günümüze kadar gelirken kendilerine “uygar bir ülkeyiz” diye adlandıranlar ne yazık ki barbarlıklarını yoksul ve ezilenlerin kanlarıyla zevk ve sefalarını sürdürmeye devam ediyorlar.

Savaş barbarlığıyla, yalanıyla egemen güçlerin çıkarları doğrultusunda sinsice planlanan ve kademeli olarak yaşama geçirilen oyunun bir bütününü temsil eder.

Savaşın en ön cephesinde yoksullar, ezilenler vardır. Savaşta en ön cephelerde sermayedarların çocukları olmaz. Savaş sayesinde sermayedarlar işlerini yürütür. Kimi sermayedarlar silahlarını, bombalarını pazarlamakla kazançlarına kazanç katarlar. Ne kadar çok ölü, yaralı o kadar çok kazanç demektir. Savaşta yıkımları, parçalanan aileleri, tecavüze uğrayan kadınları, çocukları, mülteci konumuna düşenleri, açlıktan ölenleri ve savaşın açtıkları derin izleri unutmamamız gerekir.
İ
lle de savaşa girmek için elinden geleni Türkiye yapıyor. Daha doğrusu iktidar partisi AKP yapıyor. ABD ile AB’nin verdiği ev ödevlerini kusursuzca yapıyor. Tek başına iktidar olmanın vermiş olduğu rahatlıkla ben bilirimi tek başına oynuyor.

Suriye sorunu gün geçtikçe derinleşiyor. 03.10.2012 akşam saatlerinde Suriye sınırında bulunan Şanlı Urfa’nın Akçakale ilçesine düşen bir top mermisi sonucunda beş kişi yaşamını yitirirken on üç kişide yaralandı. TC’de misilleme olarak gece Türkiye sınırından Suriye’ye belirli noktaları bombaladığını duyurdu.

04.10.2012 tarihinde TBMM’sinden tezkere geçerken, AKP ve MHP’nin oylarıyla savaşa evet kararı alındı. Hayırlı olsun diyenler neyin hayırından söz ediyorlar. Emperyalizmin çıkarları için bunun neresi hayırlıdır.

AKP sözcülerinden tezkereyle ilgili açıklama arka arkaya geldi. Bunlardan biriside AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Hüseyin Çelik, TBMM'de kabul edilen tezkereyle ilgili ''Bu, bir savaş tezkeresi değildir, savaşa ruhsat veren bir tezkere değildir. Eğer güven ve barış istiyorsanız, her an cenge hazır olmanız lazım. Biz tabii kararlılıkla sınırlarımızı, vatandaşlarımızı, ülkemizi ve ülkemizin menfaatlerini elbette hükümet ve devlet olarak koruyacağız. Bu tezkere bunun içindir'' dedi.

Uyutmaya çalıştığı bir çocuğa ninni söyler gibi bir açıklama olmuş. Kısacası savaşı onaylamadıklarını ama el altından savaşa hazır kıta olunmasının altı çizilmektedirler.

Suriye’deki sistemin elbette iyi olduğunu savunmuyoruz ama bu kirli savaş bizim savaşımız değildir. Emekçilerin, yoksulların, ezilenlerin bu savaşa karşı çıkması gerekmektedir.

Kürt halkının yaşadığı bölgelerde savaş hali vardır. Kuzey Irak dağlarına yapılan her uçuşta bombaların fırlatılması milyon, milyar dolardan söz ediliyor. Antakya’da Esad karşıtlarını eğiten bir kampın olmasından söz edilirken, buradaki maliyet küçümsenmeyecek kadar çoktur. Peş peşe yapılan zamlar savaşa gider olarak harcanacaktır.

Kore savaşını unutmamamız gerekir. Adnan Menderes Demokrat Parti döneminde TBMM'nin 30 Haziran 1950 tarihli oturumunda gündeme getirilerek kabul edildi. Kore’ye asker göndermekle bizim ne kazancımız oldu? Kimin çıkarı için gidenlerin kanları akıtıldı?


Bizlere vatan, millet edebiyatı yapanların, kirli savaşların birer parçası olmayacağız. Barışı inatla savunacağız. İlle de savaş isteyenler, tezkereyi meclisten geçirenler savaşa çocuklarını en ön safta göndermeleri daha doğru olur. Birazda onların canı yansın da savaşın ne olduğunu anlasınlar…

Hüseyin Habip Taşkın
07.10.2012


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Acılarımız Ortaktır

 Her halkın acıları birbirine benzer. İnsanca yaşamak her bireyin hakkıdır. İnsanca yaşıyabiliyor muyuz? Kendimizi birey olarak sorgulamamız...