Sanat
toplumların yapısını ortaya koyar. Aynı zamanda kitleye direk ya da dolaylı olarak
bilinç taşır. Sonunda yorumlama bölümüne gelir. Sanat ile bütünleşen
toplumlarda düşünce üretme, bir anlamıyla iktidarı da şekillendirir.
Bir
yandan sanat dilleri ve kültürleri farklı halkların ortak buluşma ve kaynaşma alanıdır.
Birbirlerine materyaller sunarak daha çok zenginleşmenin önünü açar. Güçlü
bağlardan kuvvet doğar. Sevgi ve saygının ardından birlikte hareket etme ve
paylaşmanın adımı atılmış olur.
Sanat
ile beslenen kişilerin devamlı olarak araştırmasıyla kendisini yenilemesiyle
topluma mesaj vermesi bir olur.
Bizim
gibi ülkelerde ise sanatçı olmak hepten zordur. Kelle koltukta gezmeye benzer. Soruşturmalardan
soruşturmalara, işkenceden işkenceye, cezaevinden cezaevine postalanır
durursun. Basın yoluyla yapılan haberde mimlisin. Tanınan biri olduğundan
ayvayı yemiş bir hal aldırırlar. Kısacası sana nefes aldırmamak için ellerinden
geleni esirgemezler.
Sorguda
sorguyu yöneten söylenir:
“Sana
mı düşmüş fakir fukarayı savunmak?”
Evet
sanatçıya düşmüştür ezilenin hakkını savunmak ve uykudan uyandırmak. Ooooo
sanatçı efendilerinin önünde büyük suç işlemiştir. Karar anında çıkar. ‘Kellesi
vurula…’ Sahi ya! Bu topraklarda kaç tane sanatçının kellesi vurulmuştur?
Sanatçıda
taraftır. Ezen ya da ezilenin yanında yer alır. Her iktidar döneminde el pençe
duran, el etek öpen sanatçıyım diyen kapı kulu olanlar türemiştir. Daldan dala
atlayarak her türlü şaklabanlığı yaparak nemalanmaya çalışan oryantal
dansözlerimizde mevcuttur.
Paraya
dayalı yönetimlerde böyle çelişkilerin var olması bazı kişilere acayip bir
durum olarak gelse de, kendilerini sorguladıkları içindir. Sorgulayan kişi
düzen ile çelişkisini görür. Bu bağlamda tavrını net ortaya koyar.
Curcunalı
yaşam devam ederken sanatçı iktidarda bulunanların tavırları arasında var
olmaya gayret eder. Kafa yorar. Özgür düşünür amma pratikte yapacağını tam
olarak net ortaya koyar mı?
Dolaylı
yoldan düzenin işleyen karanlık, bulanık beynini her türlü sanata dökerek, güldürerek,
ağlatarak, kafalarda düşünceler yaratarak, insan olmanın vurgusu yapılmaktadır.
Düzeni boş beşik gibi sallayıp kitleleri uyutmaya çalışanlar tarafından hoş
görülmez. Hemen ezmeye çalışırlar. Nasıl mı? İktidar gücüyle… ‘Ben güçlüyüm’
der.
AKP
kendi diktasını kurmak için baskı oluşturduğu alanlardan biriside Sanat ile
uğraşanlardır. Hele hele dik duruş sergiliyorsa sanatçı hemen biletini
kesiyorlar. Savcı, hâkim, polis göreve oluyor.
Sanatçıya
ve sanatçılara düşen görev birlikte hareket etme ve halkın, halkların her türlü
sorununu dile getirirken çözümleri de ortaya koymalıdır.
Bu
ülkede sanatçılar geçmişten günümüze uzanan yıllar içinde ‘demokrasi adı
altında yönetiliyoruz’ diyenlerden çok çekmiştir.
Sanatçılar
susarsa her yer zindan olur. Düşüncen zaman içinde toz olur gider.
Susma…
Hüseyin
Habip Taşkın
01.02.2019
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder