Hüseyin
Habip Taşkın
Salih
dede gecenin bir vaktinde gökyüzünde tek tük gözüken, göz kırpan yıldızlara,
ilerleyen açık ve koyu mavi renkteki ufacık, büyükçe olan bulutçuklara
bakıyordu. Bir yandan elindeki çay bardağından şarabını içiyordu. Dudaklarını
birleştirip, açıp diliyle yalıyordu.
Salih
dede ayakta durmaktan yorulmuş, masanın yanındaki sandalyeye oturur oturmaz:
“Bıktım
be… Dünyanın kahrından bıktım. Çocukluktan beri çalışıyorum. Aynı yer, yerin
üzerindeki toprakta bir baştan diğer başa git gel yaptım. Babamın babası ve
onun babası aynı yer üzerinde git gel yapmışlardı. Sonuç elde var kocaman bir
sıfır.
Dünyadan
ayrılanları da köyün dışında dereye yakın yere gömmüşler. Benide oraya
gömecekler. Padişah, kral değilim ki fiyakalı cenaze töreni yapsınlar.”
Bardağı
boşalınca masanın üzerindeki şarap şişesini alıp, gelişi güzel çay bardağını
doldurdu. Başladı yüksek perdeden konuşmaya:
“Torunlar
tarlaya sahip çıkmıyorlar. Neymiş okuyup masa başında memur olacaklarmış.
Haksızda değiller hani. Yerli tohum kalmadı. Böyyük Yöneticilerimiz. “Dışarıdan
sipariş verdik. Daha ucuza geliyor.” Diye sırıtıyorlar. Mazot pahalı. Ya diğer
giderlerimiz. Batmışız, batmış halimiz Böyyük Yöneticilerimizin umurunda değildir.”
Salih
dede bardağı ağzına bir dikişte lakur lukur şarabı midesine indirdi. Kafası
hafiften çakır olunca:
“
Ulan dünkü çocuk Halil, büyüdünde bana bilgiçlik mi taslıyorsun! Liseyi okumaya
başlayınca uysallığı kalmadı. Böyyük Yöneticilerimize laf sokuşturuyor. Öyle
böyle değil, harbiden sokuşturuyor.
Konuşmalarımızın
birinde “onlarda asgari ücret almalılar. Dokunulmazlıkları kalkmalı, diğer
insanlar gibi eşit olmalı.” Demez mi! Ağzım açık kaldı. “Lan torunum. Beynine
başka oksijen mi gidiyor” dedim.”
Arka
arkaya boşalan bardağı doldurup içti. İçe içe şişenin dibine gelindiğinde Salih
dede ayağa kalkıp, etrafına öylece bakındı. Düşüncesi darmadağın olmuş,
toparlanacak durumda değildi. Ağır hareket etmeye başladı. Birkaç adım öteye
gitti. Etrafına bakınırken pantolonun düğmesini çözüp, fermuarı aşağıya
indirdi. Donunu aşağıya indirip, elinin yardımıyla pipisini dışarıya çıkarır
çıkarmaz işemeye başladı. Rahatlamıştı.
“Torunum
Halil’e oğlum öyle konuşma dedim. Dost var düşman var. Akraba var. Akrabacık
var dedim. Beni dinlemedi bile. “Dede savaşlar neden çıkar biliyor musun?
Zenginlerin silah fabrikaları var ya! Silahı kime satacak? Beyinlerini
boşalttıklarına, uyuşturduklarına.
Her
bir savaş özel mülkiyetten, paradan, ganimetten çıkıyor…” Beynim
çatlayacakmışçasına sıcaklık bir fırlıyor, iniyor. Bağırdım gayri. “Ulan eşek sıpası!
Kendin yanacaksın, beni de yanına kodese mi aldırmak istiyorsun? Demez mi? “Dede
amma da korkakmışsın.” Dili çok uzun.”
Salih
dede ağır ağır gelip yerine oturdu. Gözleri ha kapandı kapanacak derken
sandalye üzerinde uyuklamaya başladı. Mavi bulutlar yerini başka başka
bulutlara bırakarak sabaha el sallıyorlardı.
Bir
ara sendelediğinde gözünü açtı. Üşümüştü. Ayağa kalkıp yürümeye başladığında,
ellerini vücudunda dolaştırıyordu.
Gökyüzü
hafiften aydınlanıyordu ama güneşin doğmasına daha vardı. Salih dedenin sesi
sessizliği bozdu:
“
Halil kime çekti acep? Benim tarafta olanların hepsi uysaldır. Karımın
tarafında olabilir mi? Yoksa oğlumun karısında..? Yok yav! Hepimiz akrabayız.
Televizyonda
haberleri izliyordum. Torunum Halil bahçede kitap okuyordu. Spiker koronavirüsten
söz edince, dışarıdan:
“
İnanmayın ey ahali! İlaç şirketleri bu virüs illetini çıkartıyor. Bizim gibi
ülkelere ilaçlarını satacaklar. ” Öylece kalakaldım. “Haksız savaşlar,
sömürüler, talanlar” derken ben patladım. “Sus oğlum sus! Kendimden vaz geçtim.
Bir gün çıra gibi yanacaksın.” “Dede hepimiz yanmıyor muyuz? Sen demiyor musun?
“Tarımı bitirdiler. İnsanlar bundan sonra beton yiyecekler” diye. Sen
söyleyince yanmıyorsunda, ben söyleyince mi yanıyorum?”
Salih
dede tarlasına üzgün üzgün baktı. “Torunum Halil haklıdır. Hepimiz birlikte
yanıyoruz. Amacım kendisini korumaktır. Ne kadar onu engellesem de
susmayacağını biliyorum. Muhalefet eden kodesi boyluyor. Susmamak cesaret
ister. O da bende yok! Sahi Halil kime çekmiş olabilir?
26.03.2020
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder