Hüseyin Habip Taşkın
Koronavirüslü
yaşamımız dalgalı devam ederken, her ne kadar ‘infaz yasası’ masası deselerde
karşımıza Alaattin Çakıcı affı çıktı. İçinden civcivler çıkmayacağına göre;
katiller, erkek egemen sisteminde kadın öldürenler, gaspçılar, tecavüzcüler, hırsızlar
ve bunlar gibi insanlar çıktı.
Bir
de TBMM’de AKP ve MHP bu bir başarıymışçasına birlikte poz verdiler. Nede olsa
ülkemizin kültür yapısını birlikte yansıtmış oldular.
Tek
adam olan Erdoğan yıllar önce bir şiir okudu diye on ay ceza aldığını her yerde
söyledi ve söylemeye devam ediyor. “Cumhurbaşkanı
Erdoğan, Deniz Yücel'i soran Alman gazeteciye; 'benim şiir okuduğum için hapse
girdiğimi bilmiyorsun galiba. Ben düşünce özgürlüğünün ne olduğunu iyi bilirim'
dedi.”
Düşünce
özgürlüğünün ne olduğunu bildiğine göre, Alaattin Çakıcı affı ile cezaevlerinde
bırakılan yazarlar, bilim insanları, devrimciler, akademisyenler, avukatlar, HDP
içinde yer alanlardan bazıları, başta Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ olmakla
birlikte, muhalif gördüklerini cezaevlerinde tutsaklıklarının devamına karar
vermiştir.
AKP+MHP
kendilerine partiyim deselerde Erdoğan’ın iki dudağı arasından çıkanları
onaylayan bir kurumdur.
Bizlere
düşen nedir? Devrimcilerin, liberallerin, tek adam düzenine karşı çıkan her
kesimin birlikte cezaevlerinde kalanları ayırt etmeden özgürlüklerini
istemektir.
Yoksa
tek adam, iktidarını perçinlemeye devam
edecektir. Öyle bir gün gelecek ki, CHP, İyi Parti, Saadet Partisi’nin izleri
kalmayacaktır.
18.04.2020
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder