12 Eylül döneminde cezaevindeyken
Aziz Nesin’in bir sözü üzerine edebiyata adım atan Yazar-Şair Hüseyin Habip
Taşkın, yazdığı kitaplarla günümüz edebiyatına katkıda bulunuyor
Aziz Nesin’in sözü edebiyata kapı
açtı!
ONURHAN ALPAGUT-RÖPORTAJ
Yazar-Şair Hüseyin Habip Taşkın ile
yazarlık ve kitapları üzerine konuştuk. İlk kitabı ‘Canımın içi Bak Hele’
(şiir) kitabı 2013 senesinde yayınlanan yazar, ardından ‘Kadın Olmak Zor’,
‘Neydi Birlikte Yaşadıkları’, ‘Sen Oradaydın’ ve son olarak bu sene ‘Ege’den
Hemşin’e’ adlı kitaplara imza attı. Yazarın ayrıca internet üzerinde
realitehaber.com ve Almanyalılar.com adresinde yazıları ve makaleleri
yayınlanıyor.
Yazar olma süreciniz nasıl gelişti? Hikâyeniz
nedir?
Geçmişe dönüp baktığımda 12 Eylül
1980 askeri darbesinde Çanakkale cezaevinde aklıma bir düşünce gelmişti: Yıllar
öncesinde ‘yaşadıklarımı geleceğe
aktarmalıyım.’ Nasıl ve nereden başlayacağımı bilemiyordum? Bir gün Aziz
Nesin’in televizyon programında, aklımda kaldığı kadarıyla; ‘Türkiye halkının
çoğunluğu şiir yazmaktadır.’ cümlesinde ‘Bende şiir yazarım’ düşüncesiyle
başlangıcı yaptım. Nazım Hikmet, Ahmet Arif, Nevzat Çelik, Can Yücel ve birkaç
yazarın nasıl şiir yazdıklarına baktım. Çevremde şair olanlara danıştım.
Yüzeysel anlatımla biten ve bilgi vermeyenlerde çıktı. İlk şiirim Güney Kültür
Sanat Dergisinde çıktı. Canımın İçi Bak Hele (Şiir) 2003 yılında çıktı. ‘Şiir kitabım çıktığında kitlelere nasıl
ulaşırım?’ diye çok kez düşündüm. Makale yazmada karar verdim. Birçok sanat ve
edebiyat dergilerinde şiirlerim, öykülerim çıktı. Üç gazetede makale yazılarım
yer aldı. İnternet üzerinden realitehaber.com’da makale yazılarım çıkıyor.
Almanyalılar.com’da edebiyat üzerine yazılarım çıkıyor. Edebiyat çalışmalarım
Yazarevi Topluluğu Derneği’nde birkaç yıl grup halinde çalışmalarımız oldu. Tüm
Emekli Sen Bornova Edebiyat atölyesinde çalışmalarımız devam ediyor. Birde
Sevim Korkmaz Dinç eşliğinde beş kişiden oluşan edebiyat çalışmalarımız devam
ediyor. Koronavirüs aramıza girince çalışmalarımıza ara vermek zorunda kaldık.
Ege 78’liler Sanat Ve Edebiyat Grubu adı altında etkinliklerimiz, bazen
ortaklaşa yapılan etkinliklerimiz oluyor.
Kitaplarınızı ortalama ne kadar sürede
tamamlıyorsunuz?
İlk önceleri öyküler üzerinden
yazdığım yazılarım vardı. Yıllar sonra yazdığım kitaplarıma bu öyküleri
konumlarına göre dağıttım. Ya da bir öykü okunması adı altında kitabıma aldım.
Kitap yazma süreci üç yılımı alıyor. İlk önce taslağı ortaya çıkıyor. Belirli
aralıklarla yazdığımı bekletiyorum. Sonrada baştan okuyup düzeltmeleri
yapıyorum. Sonrasında iki arkadaşıma yolluyorum ve düşüncelerini alıyorum.
Yazmaya nasıl başlıyorsunuz? Sizi ne
gibi durumlar yazmaya teşvik ediyor?
Yaşanmışlıkları ele alıyorum.
Kişilerin anlatımından, olan olaylardan malzeme çıkıyor. Daha doğrusu malzemesi
bol ülkeyiz. Yeter ki yazdığını okuyucuya sunmasını bil. Örneğin bir makale ya
da öykü yazacağım. Kafamda neyi yazmalıyım? Diye bir iki gün düşünüyorum. Üç
aşağı beş yukarı konu belli oluyor. Yazmaya başlıyorum. Kısa zamanda
düzeltiyorum. Hazır ise internet ortamından yayınlansın diye gönderiyorum.
Size göre yazmak bir yetenek mi yoksa
sonradan geliştirilebilir bir durum mu?
Her ikisi de olabilir. Ben 78‘liler diye adlandırılan kuşağın genç
delikanlısıydım. Devrim yapacağız diye okuluma devam etmedim. Yıllar birbirini
kovaladı. Bende olmayan bir özelliği yazarlığı ortaya çıkardı. Edebiyat üzerine
eğitim görseydim daha iyi olurdu. Yazarların çoğunda bencillik hakimdir. Ben
olgusunu taşıyan içi boş yazarlarımız vardır. Bildiğini paylaşmayan, yol
göstermeyen, benden iyi olmasın diyenler piyasada vardır. Ben toplumsal
düşünceyi savunuyorum. Bizlerden daha iyi edebiyat yapanlar çıkacaktır.
Önlerini açmamız gerekiyor. Deneyimlerimizi aktarmamız gerekiyor. Kapitalizme
karşı bencilliği değil birlikte hareket etmeyi, paylaşmayı yaratmalıyız.
Yazdıklarınızda sizi ne kadar
görüyorsunuz?
Yazdığım öykü, şiir, romanda ister
istemez ağırlıklı kendimi gördüğüm oluyor. Yaşadığımız coğrafyada yazmak için
malzeme bolluğu çoğunluktadır. Gerek tanık olduğumuz olaylar ya da birilerinin
anlatmış olduğu olayda, olayın içindeysek eğer nereden bakarsanız bakın
yazmamızda etkili olur. Yazarken bir taslak çıkarsam da o taslak tam olarak
istenilen hedefi tutmaz. İçerisine kurgu, heyecan, betimleme, alegori ve ister
istemez diğer faktörlerde girer.
Bugüne kadar çıkan kitaplarınız bize
kısaca sözeder misiniz?
Canımın İçi Bak Hele (Şiir) 2003
yılına aittir. Tek tük şiir yazsam da asıl hedefim roman yazmaktır. Kadın Olmak
Zor 1. Baskı 2005, 2. Baskı 2014. Kitabım öykülerden oluşmaktadır. Bir şiirim
kitabımın içinde yerlerini buldu. Ben öyküleri verdiğim Turabi Saltık’a
bakmasını istedim. Bana dönüş yaptığında “Bunları birbirine yedirerek roman
yapalım?” önerisinde bulundu. Kabul ettim.
Kendisine teşekkür ederim. İkinci
baskısı çıkmadan önce Ali Fuat Karaöz gereken düzeltmeleri yaptıktan sonra
kitap basıma girdi. Kendisine teşekkür ederim. Neydi Birlikte Yaşadıkları 2016
yılında yayınlandı. Turabi Saltık düzeltmeleri yaptı. Kendisine teşekkür
ederim. Öykülerden oluşma ve romana dönüştürüldü. Sen Oradaydın 2019 yılı La
Yayınları’nın kuruluşu olan İMLA yayınlarından çıktı. Necmettin Yalçınkaya’nın
emeği bu kitapta büyüktür. Kendisine teşekkür ederim. Sen ismini bilinçlice
koydum. Cinsiyet ayrımı yapmadan bir kişinin evinden, sorgulamaya alınışı,
mahkemeye çıkarılıp cezaevine konulması diye uzayıp gidiyor. Kitabımın geleceğe
tarihi bir belge olarak kalacağına inanıyorum. Ege’den Hemşin’e 2020 en son
yayınlanan kitabımdır. Emeği geçen Necmettin Yalçınkaya’ya, Nejla Arslan’a,
Ahmet Batmaz’a teşekkür ederim.
Türk toplumunun yeterince okuduğunu
düşünüyor musunuz?
Üzülerek hayır diyorum. 12 Eylül 1980
askeri darbesinden sonra okuma oranı bilinçlice düşüşe geçirildi. Bunun
nedenleri Türkiye’deki insanlar postalların altında ezildi. Baskı ve şiddet
arttı. Büyük Ortadoğu Projesi’nin bir ayağı kültür yapısının bozulmasıdır.
Ülkemizde bunu başardılar.
İzmir Tüyap'a katıldınız mı?
İzlenimleriniz nedir?
Tüyap’a bir kez katılmıştık. Bu
işlerde torpil gerekiyor. TÜYAP İzmir Kitap Fuarı açılışında yirmi ya da yirmi
beş kurum ile Tüyap ve İzmir Büyükşehir Belediyesini tutumundan dolayı
eleştirmiştik. Bizler kitaplarımızın satışını kapı girişinden az ötede
yapmıştık. İlk önceleri kitap fuarına İzmir’deki tüm kurumlar katılıp
kendilerini tanıtıyorlardı. Tüyap’a organize devri olunca kitle örgütleri bir
bir tasfiye olundu. Olmaya devam ediyor.
Hedefleriniz nedir? Amaç edip ulaşmak
istediğiniz bir nokta var mı?
Hedefim vardır. Toplumsal bir yapıyla
sanat ve edebiyat alanında emek verenleri bir çatı altına toparlayıp, birlikte
paylaşarak hareket etmektir. Bireyselliğe yer vermiyoruz. Biz olmalıyız. Yer sorunumuz olduğundan Yörüklerin göç
ettikleri gibi bizde yer arayıp duruyoruz. Bunlar parasal işlerdir. Yinede
birçok etkinlik yaptık. Ege 78’liler Sanat Ve Edebiyat Grubu, İzmir Yazarevi
Derneği, Mine Bademci Kültür Sanat Derneği ortaklaşa etkinlikler yapmıştık. Ege
78’lilerin tek başına yapmış olduğu etkinlikler oldu. Bornova Tüm Emekli Sen
Edebiyat Atölyesi olarak etkinliklerimiz oldu. Kafelerde etkinliklerimiz oldu.
Birçok yazar ve sanatçı arkadaşlarımızla tanıştık. Birbirimizi etkinliklere
taşıdık. Korona virüs olayından sonra yönetimi genişletmeyi ve iki kadın yazar
arkadaşımızı aramıza katıp yolumuza devam etmeyi düşünüyoruz.
GEÇMİŞE YOLCULUK…
Son kitabınızdan söz edecek olursanız
bize neler söylersiniz?
Son yayınlanan kitabım Ege’den
Hemşin’e Bayındır ayağında Romanlara ve Tahtacı Alevilere karşı bir toplumun
bakış açısı ortaya koyuluyor. Balçova ayağında devrimci mücadelenin yaşandığı
yer ve yaşlılığa giden yolda konuşmalar yer alıyor. Rize Hemşin Badara ayağında
İshak’ın ailesinin üstünü örtmüş olduğu, kapattığı biz kimiz? İle diğer tanık
olduklarını ve kendisine söylenen sözlerle geçmişe yolculuk yapmasını anlatıyor.
SÖMÜRÜLÜYORUZ
Türkiye’de bir kitap yayınlamak zor
mu?
Şimdi hepten zordur. Dört beş bin ve
yukarıya giden rakamlar var. Yazar buradan para kazanamıyor. Bırakın masrafını
kendi cebinden harcıyor. Elinde olan diğer yapıtını bastıramıyor. Devletin
desteği bu noktada yoktur. Kapitalizm, popüler sanatçıları öne çıkartarak,
kitaplarını sattırıyor. Kapitalizme karşıyım ve fırsat eşitliği olmalıdır.
Sesimizi duyururken birleşerek çoğalmamız gerekiyor. Emeklerimiz açıktan
çalınıyor. Sömürülüyoruz.
BULAŞIK YIKADIM
Bir yazarın sadece yazdığıyla
yaşamını idame ettirmesi mümkün mü? Düşünceleriniz nedir?
Popüler sanatçılar haricinde,
bizlerin geçinmesi söz konusu olamaz. Taşeron firmasında temizlik işçisi olarak
mutfakta çalıştım. Sonrasında Nordshild adında Klap bar dedikleri yerde
emeklime kadar bulaşık yıkadım. Emekli olduktan sonra dört buçuk yıla yakın
Alsancak Kıbrıs şehitlerinde Kuru fasulyecinin broşürünü dağıttım. Şu anda bir
yazar arkadaşımla Haftanın üç gününde üç saatlik bir broşür dağıtım işimiz
vardır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder