Hüseyin
Habip Taşkın
Ülkemizin
edebiyatçılarına, sanatçılarına büyük görevler düşüyor. Uğraşı verdikleri
alanlarda emek verdikleri, emeğin karşılığını okuyucusuyla, dinleyicisiyle,
izleyicisiyle buluşmasını ister. Emeğinin karşılığını görmek ister.
Ülkemizin
sorunlarından biri olan özgürce sanat ve edebiyat bu ülkede yapılamadı. Karşılarına
askeri faşist cuntalar çıktı. İktidarın ve koalisyon hükümetlerinin baskı gücü
çıktı. Şimdi de AKP ve Erdoğan’ıyla sanata ve edebiyata karşı olan tek adam
düzeni var. Her ne kadar kendileri “ben diktatör değilim” dese de, sanat ve
edebiyatın bitirilmesi için ellerinden geleni tüm devlet aygıtlarıyla, kendi
yasa anlayışıyla engelliyor.
Sanat
ve edebiyatçılara burada görev düşüyor. Halka ve halklara bulunduğunuz alanda
bilinç taşıyın ve aydınlatın. Düzenin nasıl işlediğini, kokuştuğunu resimle,
müzikle, öyküyle, romanla, tiyatroyla, heykel figürüyle, karikatürle, operayla,
neyle anlatıyorsanız anlatın.
Ülkemizde
gazetecilerin, yazarların tutuklanması, gazetelerinin emniyetçe basılması, gazete
binalarının bombalanması, yağmalanması, öldürülen gazetecilerin, yazarların,
cezaevlerine atılan yazar ve gazetecilerin, emniyette işkenceye uğramaları yeni
değildir. Osmanlıdan TC’ye miras kalmıştır. Sanatçıların ve yazarların
sorgulaması gereken yer burasıdır.
Günümüzde
de gazeteciler ve yazarlar tutuklanıyor. Yayın organları kapatılıyor. Keyfi
cezalar yağdırılıyor.
Gelelim
Grup Yorum’a; emekleriyle, özverileriyle, halka ve halklarla yaptıkları
müziklerle bütünleşmişlerdir. Sermayenin yanında durmamışlardır. Ezilenin,
sömürülenin, yoksulun,
ötekileştirilenlerin sesi olmuşlardır.
Her
iktidar ve koalisyon hükümetlerinde engellenmişlerdir. Grup Yorum elemanları cezaevlerine
gönderilmişlerdir. AKP ve Erdoğan’ı bu baskıyı daha çok artırarak konserlerini
yasaklamıştır. Bu nedenle seslerini duyurmak için açlık grevine başlamışlardır.
Yakın
zamanda imza toplandı. “Gurup yorum ve ÇHD li avukatlar'ın açlık grevleri ve
ölüm oruçları ile ilgili aşağıda imzaları bulunan aydınların, sanatçıların,
bilim insanlarının, insan hakları savunucularının, hukukçuların...
Basın
Açıklaması” diye yazı devam ediyor.
Sorun
burada yatıyor. Baskıların bu kadar çok olmadığı zamanlarda yığınlarca
edebiyatçı, sanatçı, akademisyenlerin imzaları daha çoktu. Daha cesurdular.
Neden
bu hale geldik?
Hitler
faşizminin bir benzerini dolaylı olarak yaşıyoruz. Susmak edebiyatçılara,
sanatçılara, akademisyenlere yakışmaz. Bedel ödenecekse ödenir.
Ya
Barbarlık Ya Sosyalizm.
15.03.2020
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder