Hüseyin Habip Taşkın
Acelesi
varmışçasına ömrümden yıllar geçip gidiyor. Yaşadığım her günün ben de bırakmış
olduğu yaşanmışlıkları var. Yaşadığım ve tanık olduğum olaylar var.
Her
insan gibi benim de yaşamım zikzaklıdır. Çelişkiyi, zıtlığı, bir bütünlüğü
taşır. Bunlarla birlikte önemli bir olayı beynimin bir yerinde zamanı geldiğinde
kullanacakmışım gibi durur. Beynimi bir bilgisayarın donanımına benzetirim. Gerekirse,
saklı kalmasını istemediğim bir olayı yazıya dökerek o günün tutanağı olarak
görürüm.
Yazı
yazmak benim için bir tutkudur. Bozuk düzene muhalif olmak, insanlara sınıf bilinci
taşımak, düşüncelerinde soru işareti uyandırmak, tartıştırmak, bir şeyleri
harekete geçirmek istiyorum.
Ülkemizde
egemen güçlerin sömürülerini, baskılarını yazıya dökerken bazen çekiniyorum ama
kendi kendime şunları soruyorum: “Ben kimin için yazıyorum? Bir avuç kapitalistte
mi hizmet etmeliyim? Yoksa inim inim inletilen, köleleştirilen çalışanların
sesi mi olmalıyım?”
Yazı
yazmalıyım. Gelecek kuşaklara yaşanmışlıkları bırakmalıyım. Yaşadığımız gezegenimizde
ülkemizde, dünyamızda olanı biteni bilmeliler ve yaşadığımız toplumu tartışıp,
yanlışlarını, doğrularını ortaya koyarak, kendi geleceklerini
şekillendirmelidirler.
13.02.2020
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder