4 Şubat 2020 Salı

EGE’DEN HEMŞİN’E


Kapı açıldığında koğuştan beş kişi çıktılar, üst aramasından sonra demir kapılar ardı ardına açıldı. Görüş kabininde babasını beklemeye başladı sabırsızca. Onun için zaman önemliydi. ‘Erken alsalar olmaz mıydı?’ diye düşünürken karşısında babasını gördüğünde yüzünde gülücükler açtı. Ev halkını, mahalleliyi, arkadaşlarını sormadan direkt konuya girdi. İlk önce okuduğu kitaptan bölümler aktardı.  Sonra:
“Badara- Hemşin’de yazları yakın akrabalarımız bizim evde toplanırdı.” dedi İshak. “Hatta civar köylerden ailemizin diğer fertleri gelirdi. İlk önce yemekler yenilir ardından ikinci kata tahta merdivenden çıkılarak, herkes sırasıyla yerine otururdu. En önde babamın dayısı Mehmet, bir adım gerisinde diğer dayısı İshak, solunda ise Hasan otururdu.  Sen ve Rafet ağabeyim kapı girişinin solunda otururdunuz.  Mehmet dayı Rusya’dan gelen mektubu okur, bir sehpanın etrafına toplanır, birlikte yanıtını yazardınız. Okunan mektubu sonunda bir tasın içinde yakardınız. Küçük olduğum için o zamanlar aklım ermezdi. Bugün düşündüğümde ancak anlayabiliyorum. Birilerinin eline geçmesin diye yakıldığını.”
Babası İshak’a bakmakla yetindi. Bir ara bir şey söyleyecek gibi oldu, vazgeçti.
Yazarımız Hüseyin Habip Taşkın, Ege’den Hemşin’e adlı kitabında İshak adlı kişinin İzmir Bayındır, Balçova, Pazar-Hemşin Badara arasında gidip  gelişini, geçmişte yaşananları sorguluyor. Bu sırada karşısına çıkan sorulara yanıtlar bulmaya çalışıyor.
Bayındır’da çocukluğunda ırkçı söylemlerle karşılaşır. Çocuktur, kafası karışır. Irkçı söylemlere alet olur ve aklı erince yaptığından utanç duyar. Balçova ayağında gençliğini, devrimci mücadelesini ve yaşlılığa doğru giden yolda “biz kimiz? Anadilimiz ne?” diye defalarca kendisine sorar ve arkadaşlarıyla, hemşerileriyle devamlı konuşma halindedir. Pazar-Hemşin Badara’ya her yıl yazın bir ayında gittiğinde geçmişiyle ilgili konuşan uzak, yakın akrabalarının sözlerinden etkilenir. Bu konuşmaları yıllarca içinde saklar. Ne kadar saklasa da rahatsızlık duyar. Aile büyükleri geçmişini kapatsa da araştırmaya koyulur. Ölümü ve baskıları göz önüne alarak araştırmaya devam eder.
Babek Yayınlarından çıkmıştır. Sancı Yayınları’nın bir kuruluşudur.
135 sayfadan oluşmaktadır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Acılarımız Ortaktır

 Her halkın acıları birbirine benzer. İnsanca yaşamak her bireyin hakkıdır. İnsanca yaşıyabiliyor muyuz? Kendimizi birey olarak sorgulamamız...