AKP ve
Erdoğan rahat bir nefes almak için hazırlanan oyunda oyuncularını Diyarbakır’da
HDP binasına sürdü. HDP üzerinden Kürt oylarını almak, gücüne güç katmayı
hedefliyor. O gücü alırsa yapacağı işlerden biride, HDP’yi kapatmaktır. Ondan
sonra sırdaki CHP, İyi Parti, Saadet Partisi ve diğer muhalifler gelsin
diyeceklerdir.
HDP
kolay yutulacak bir lokma değildir. Bir yerinize oturabilir! Benden söylemesi.
AKP’nin
bir sanatçı tayfası var. Sadık kulları desek şimdilik olur. Yarın bir gün AKP
tek adamlığı biterse eğer, sanatçı tayfası sarayı ilk önce terk edeceklerdir. Erdoğan
ve AKP’si için çok ağır cümleleri kuracak olanlarda bunlar olacaktır.
Sanatçı
çok kısa olarak ikiye ayrılır. Herkesin anlayacağı dilden söyleyeyim; halkın,
halkların sorunlarına sahip çıkmayan, paylaşmayan, bölüşmeyen, hep bana bana
diyen sermayenin, düzenin sanatçısıdır. Bencildir.
Yılmaz
Güney, Ruhi Su, Nazım Hikmet, Ahmet Arif, Orhan Kemal, Rıfat Ilgaz, Yaşar Kemal,
Musa Anter… gibileri halkı ve halklara toplumsal sorunları dile getirerek,
sinema, müzik, yazıda ve diğerlerinde katkı sağladıkları için ağır bedeller
ödemişlerdir. Bozuk düzenin yalakalığını yapmamışlardır.
Esat
Oktay Yıldıran Diyarbakır cezaevinde şiddet uygulayan, emirlerini üst
makamlardan alan bir cezaevi komutanıydı.
12
Eylül 1980 Amerikancı Askeri Darbesi’nde her cezaevinde işkence uygulamaları
farklı olsada ortak noktaları çoktu. Diyarbakır cezaevinde Kürtler ağırlıklı
olduğundan adli ya da siyasi ve Türk devrimci siyasi hareketinden yatanlar az
da olsa her türlü işkenceden nasibini aldılar.
Cezaevine
görüşe gelen Kürt aileleri de işkencelerden, baskılardan payına düşeni aldılar.
Bu
insanlar niçin dağa çıktı? Sorusunun yanıtının bir yanı da bu anlattığımda
yatıyor. Dağa çıkanlar hiç kimsenin zorlamasıyla çıkmadılar. Bence bu konuyu sizlerde araştırın.
1990
ve 2000’li yıllar arasında olanları da araştırın.
Kendimize
birçok soru sorup yanıtını almak için daha çok araştırmalara gireceksiniz.
1983
ile 1985 yılları arasında Çanakkale Özel E Tipi Cezaevinde bulunan biz devrimci
tutsaklara çeşmelerden bilinçlice akıtılan mazotlu su içirildi. Yemeklerimiz
mazotluydu ve aylarca bizlere içirildi ölümüne. Cezaevinden tahliye olduğumda
pantolonum belime bol geliyordu. Sağlık sorunumun izlerini şu anda bile
taşıyorum.
AKP’nin
ve Erdoğan’ın sanatçıları yüreğiniz yetiyorsa, Cumartesi annelerini de ziyaret
edin. Onların kayıp çocuklarını dinleyin. Kendilerine nasıl baskı
yapıldıklarını dinleyin.
Hüseyin
Habip Taşkın
16.09.2019
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder