AŞK
VE DEVRİM
İnsanların
anıları vardır. Benimde bir anım var. Sizlerle paylaşmak isterim. Aşk ve sevgi
ile yazıma başlayayım. İlkokulda sınıf arkadaşıma âşık oldum. Sonrasında karşı
sınıfta olan bir kıza âşık oldum. Sınıf arkadaşım olan Hatice’ye söyledim. “Nahide’yi
seviyorum” diye. Nahide’yi sınıfa getirip benimle tanıştırdı. Birbirimize bakıp
gülüşmüştük. Sınıfımızda Mürsel diye bir arkadaşım vardı. O da Nahide’yi
seviyordu. Aramızda bir yarış başladı. “Ben seviyorum.” “Yok ben seviyorum.”diye.
Sınıfımızın diline düşsek neyse okulun diline düştük.
Nahide’nin
babası memurdu ve bir gün tayini çıkınca Nahide’de ailesiyle gitmişti. Mürsel
ile baş başa kalmıştık. Âşık olduğumuz kızları birbirimize söylemiyorduk. Fakat
birbirimizi gözaltında tutuyorduk.
İlkokulda
siyah uzun saçlı, çekik gözlü bir kadın öğretmenime âşık oldum. En yakın
arkadaşıma söyledim. Bir teneffüs zilinin çalmasıyla okuldaki öğrencilerden
duymayan kalmadı.
Ortaokula
gitmeye başladığımda devrimci oldum. Semtimizde derneğimiz vardı. Derneğe gelen
kızlara, kadınlara bacı diyorduk. Bir ara beş erkek mücadele arkadaşımla
konuşuyorduk. Biz mücadele içerisindeki kız ve kadın arkadaşlarımıza âşık
olamaz mıyız? Diye. Bu konuşma
cinselliğe kadar uzadı. İlginç olanı ise konuşurken sesimiz duyulmasın,
ayıplanmayalım diye sessizden konuşuyorduk. Dernek sorumlumuza konuyu açmaya
karar verdik. Açtığımızda aldığımız yanıtla şok olduk. Flört edemezsiniz kızlar
ve kadınlar bizim bacımızdır; evlenemezsiniz dedi.
Derneğimize
gelen bir arkadaşımız Diyalektik Ve Tarihsel Materyalizmi okuyup anlatırken.
Derneğimizde bulunan, iki limon kasasının üzerine kalası koyup oturma yeri yaptığımız
yerde kızlı ve erkekli oturup, anlatılanı dinliyorduk. Bacı kelimesi aklımıza
gelince sağından solundan çaktırmadan uzaklaştık. Kız arkadaşlarımızla biz
erkeklerin suratları kıpkırmızı oldu.
Kitaptan
başını kaldıran arkadaşımız: “Biz yoldaşız safları sıklaştırın. Kadın ve erkek
devrimci mücadelede birlikte omuz omuzadır.” dedi. Biz safları sıklaştırdık. Bir gözümüz sorumlumuzda, sorumlumuzun da
bizlerde. Birkaç dakika sonra kız arkadaşlarımızın yanları boşaldı. Yine Kitabı
okuyan arkadaşımız bizleri yan yana getirdi. Biz yine ayrılınca okumayı
bıraktı. Kadın ve erkeğin mücadelesini anlattı.
O
dönemde sokağımızda oturan bir kıza sabahın erken saatinde önüne çıkarak seni seviyorum
dedim. Red edildim. Aklıma abilerine
söylerse, abileri derneğe söylerse yandım düşüncesi ile alt üst oldum.
Bulunduğum
siyasi harekette ayrılık olunca ben ayrılanlara katılmıştım. Orada örgüt
hakkında, çalışma anlayışını bir arkadaşımız anlatıyordu. Ben o dönemlerde sessiz
biriydim. Fazla konuşmazdım. Bu
davranışımdan dolayı sorumlumuz tarafından herkesin içinde bana şunu söyledi: “Sevdiğin
kadın yoldaş varsa söyle. Aranızı yapalım. Hareketin bir evi daha olur”
dedi. Ben renkten renge girdim. Bunlar bizim bacımız mı? Değil mi? Arasında gidip
geldim.
O gün
bugündür hiçbir kadına seni seviyorum diyemedim. Sadece birisine kem küm ederek,
araya eklemeler yaparak diyebildim. O da kulağa bir vızıltı gibi gelmiş olmalı.
Oysa
içimden seni seviyorum diyebilmeliyim. Hatta haykırmalıyım. Yine tutukluk
yapıyorum. Hatta o dönemdeki, dernekteki mücadele arkadaşlarımın benden bir
farkı yoktur.
Ömrüm yeterse bir gün genişçe yazarım. Aşkla devrimle kalın.
Hüseyin
Habip Taşkın
12.06.2022
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder