Hüseyin Habip Taşkın
https://almanyalilar.com/2020/10/05/hueseyin-habip-taskin-baba-meslegi/?fbclid=IwAR0iGc7jgCrelYrh_mypNSNhOXG4LlyjYWJmxNl2_wGQL_v2R5WIfQkQPHU
Veli dükkânının
önündeki sandalyede oturuyordu. Orta
boylu, siyah düz saçlı, burnu küçücüktü, sanki bir noktaydı. Dudağının sol
tarafının hemen altında ufacık bir beni vardı. Gelip geçene bakıyordu. Gıda
dükkânı olmadığından müşterisi sık olmazdı. Babadan oğula geçen bir meslekti
Veli’nin yaptığı.
Mobilya dükkânını
babası ilk açtığında, iki katlı tuğladan yapılma, üst katı ev, alt katı mobilya
mağazasıydı. Önünden toprak yol geçerdi. Toprak yol üzerinden, eşeğe binmiş
adamlar, çocuklar geçerdi. Yağmurlu havalarda toprak yol üzerinde küçük küçük
su birikintileri olurdu. Su birikintilerine
düşen her damlacık dalga halinde yayılırdı.
Kasabada el ile
gösteriliyordu. Evlenecek olanlar, evine mobilya alacaklar buraya gelirlerdi.
Ya şimdi? Kasabada kısa zamanda çok katlı binalar dikilmeye başlandığında, Veli
bu gelişmeden memnundu.
Akşam yemeğinde eşi Tülin’e:
“Ev demek, koca koca
binaların dikilmesi demek; işlerin artması demektir. Para demektir.” diyerek
böbürlenir, bardaktan suyunu içtikten sonra, elinin tersiyle ağzını silerken:
“Karı… karı sen bu
işlerden anlamazsın! Yine de sana anlatıyorum. Değerimi bilesin diye.” derdi.
Tülin ev kadınıydı.
Kocası konuştuğu zaman ağzı var, dili yok gibiydi. Kızılımsı, dalgalı saçlıydı.
Kısa boylu, kiloluydu. Yanakları dolgun, kırmızıydı.
Zaman geçtikçe mobilya mağazaları çoğaldı. Aralarında rekabet
başladı. Rekabetle birlikte birbirlerini çekememezlik başladı. Veli bazı
kişilerin söylemleriyle dolduruşa gelip, öfkeden çatlayacak durumdaydı artık. Veli eskisi gibi işlerinin olmadığını, mobilya
dükkânını elinden çıkarmayı aklına getirse
de, ilk önceleri aklına yatsa da, sonrasında ne iş yaparım? Diye aklına günlerce
takıldı. Nereden baktıysa, her yanı bir uçurumdu.
Veli’nin huyu
değişmişti! Kendi kendine ses tonunu yükselterek:
“ Ah! Aaahhh! Babamın
zamanı olacak ki şimdi! Paraya para demezdim. Dükkânıma gelen bana Veli Bey
diyecekti. Gel keyfim gel…”
Veli çoğu zaman ölü
bir noktaya bakıp, karşısındakiyle sohbet ediyormuşçasına:
“Bir gün işlerim
açılacak; elle gösterileceğim. Tüm mobilya mağazaları kapanacak!” diye kendi
kendine konuşurdu.
Değişim, yoluna
hızlıca gitse de Veli bu değişim karşısında kendisini yenilemeyerek bunalımın
içine düşer. Kısır döngü içinde durmadan döner.
Zaman içinde insanlar
Veli’yi kafayı sıyırmış olarak tanımladılar.
26.06.2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder