Ülkeyi
yönetenlerin, milletvekillerinin tümü, yönettikleri halkın işçisinden,
memurundan, emeklisinden kat kat fazla maaş alıyorsalar, birde sosyal hakların
hepsinden faydalanıyorsalar! Orada hak, hukuk, adalet aramayın.
Hüseyin
Habip Taşkın
Ülkeyi
yönetenlerin, milletvekillerinin tümü, yönettikleri halkın işçisinden,
memurundan, emeklisinden kat kat fazla maaş alıyorsalar, birde sosyal hakların
hepsinden faydalanıyorsalar! Orada hak, hukuk, adalet aramayın.
Hüseyin
Habip Taşkın
Yazar ve şair arkadaşım
Hikmet Dönmez’in Benim kitabım olan İmparator Kedi için yazdığını sizlerle
paylaşıyorum.
Yazarlar, şairler,
ressamlar, heykeltraşlar ve sanatın bütün alanlarında üretenler, yaşadıkları
zaman diliminden sorumludurlar. Aynı zamanda, yaşadıklarını, tanık olduklarını
da gelecek kuşaklara aktarmak zorundadırlar.
Bu gelecek kuşaklara, dünle
yaşadığı zaman arasındaki farkı kıyaslaması bakımından olanak sağlar. Öyle ya,
geçmişten günümüze yazılı, resimli ve en çok da şairlerin, ozanların payı olan
sözlü tarih olmasaydı dünden nasıl haberimiz olurdu?
Yazarların özelinde
düşünecek olursak; yazılanların elbette edebi değeri olmalı, bu tartışmasız bir
gerçek. Ancak tarihsel değeri de doğru aktarıldığında yarınlarda yerini
alacaktır.
Bu bağlamda Hüseyin Habip
Taşkın’ın İMPARATOR KEDİ ile tarihe not düşeceğini düşünmekteyim. Özel
yaşamında ve edebi yaşamında birlik ve beraberliğin önemine inanan Taşkın, bu
yolda karşılıksız ve ödünsüz mücadele ettiğini görmekteyiz.
Şair, yazar Hüseyin Habip
Taşkın’da İMPARATOR KEDİ kitabında tarihe Novella türü öyküsünde İmparator
Kedi/Siyah Fare ve diğer hayvanlar üzerinden Fabl öyküsünü kendi üslubu ve
birikimiyle yazmış. Fabl türünde de diğer öykülerinde de olduğu gibi okuyucunun
kitabın içinde kalmasını sağlamış. Rol alan hayvanlarla adeta bir ülke kurmuş.
Öyküyü okurken kendinizi diktatörlükle yönetilen bir ülkede yaşıyor ve
kendinizi olayların içinde buluyorsunuz. Şunun altını çizmek isterim. Fabl öykü
elbette başka türlü anlatılamaz ama, “olaylar öylesine kötü ve acıtıcı ki
hayvanlara haksızlık ediliyor algısı oluşu bende” Yazar Taşkın’ın İMPARATOR
KEDİ kitabını okurken, bazen komedi dilini kullandığını yer yer de konuları
abarttığını düşünebilirsiniz. Bu hem okuyucuyu rahatlatıyor hem de okuyucunun
gerçekle hayal arasında gidip gelmesini sağlıyor.
İMPARATOR KEDİ ’den bir
bölüm aktardıktan sonra, yazarımızın biyografisini okuyalım.
“Güvenlikçi Kedi söz alarak
konuşmasına başladı:
“İyi ki varsınız, ampul gibi
yanıyor, bizi aydınlatıyorsunuz. Kafanızdan akıl küpü fışkırıyor, ülkeye ışık
saçıyorsunuz. Hiç kimsede olmayan bir zekâ ve öngörü gücü var sizde. Casus
takımı aklınızın öngörüsüyle her gün toprağa düşüyor. Bu bir zaferdir.”
İçişlerine Bakan Kedi
aşağıda kalır mı?
“Saygıdeğer efendimiz. Her
hedefi işaret ederek on ikiden vuruyorsunuz. Dış sınırlardaki yönetici kadrolar
sizi kıskanıyor. Öyle ki onlar da size ayak uydurmaya çalışıyorlar. Fakat
bunların hepsi çakma yöneticidir.”
İmparator Kedi yağlanıp
cilalandığından havalara girdi. Başı yere düşecekmişçesine sallanırken yeni
icraatlarını açıklıyordu:
“İçişleri Bakanı bana bak,
Tarla Farelerinden ve Lağım Farelerinden mahsulü yarı yarıya vergi adı altında
alacaksın. Vermeyenin icabına bakarsın. Ne de olsa bu işte kaşarlanmışsındır.
Haaaa! Bir de kenar mahallede kalan kedi bozmaları var, onlara da aynı
uygulamayı yap!”
“Saygıdeğer efendimiz,
emriniz olur.””
Hüseyin Habip Taşkın;
17.11.1960 Rize-Çayeli doğumludur. Babası ve annesi Rize Pazar-Hemşin-
Badara’da doğmuştur.
Taşkın, üç yaşındayken,
babası Bayındır-İzmir’e Hukuk Hâkimi olarak tayin ediliyor. Çocukluğu
Bayındır’da geçen Taşkın, İlkokul öğrenimini Bayındır’da bitirdikten sonra
Ülfert Onart Ortaokulu’na kaydediliyor. Bayındır’da Ortaokul ’da okurken çocuk
denilecek yaşta, Tahtacı Alevilerine, Romanlara, Rumlara, Ermenilere, Kürtlere,
Yahudilere karşı aşağılayıcı cümleler kuranların karşısında rahatsızlığını
belirterek yer alıyor.
Taşkın’ın dosyası, Bayındır
Ülfert Onart Ortaokulu’ndan Balçova Ortaokulu’na yukarıdaki haksızlıklara
tepkisinden dolayı dosyası kırmızı işaretli (Sakıncalıdır) diye geliyor. Artık
Taşkın’ın dosyası kırmızı işaretli (SAKINCALIDIR). Gelişen mücadele alanlarında
yer almaya başlıyor. Sonra ise devrimci saflarda aktif mücadele içinde yer
alıyor.
Ağabeylerinin dünya görüşü
ve CHP Gençlik kollarında olmasından dolayı, babasının Yargıtay Başkanı olması
engelleniyor ve 1976 Mayıs’ında Adana’ya sürgün ediliyor. Babası Adana’ya
sürgün/tayin edilmeden önce, Balçova-İzmir’e kendi evlerine taşıyorlar. Sürgünden
sonra emekli oluyor. Bayındır-İzmir’e dönüyor ve Avukatlık yapmaya başlıyor.
Taşkın, içinde yer aldığı
sınıfsal mücadeleler nedeniyle, askerliğini “sakıncalı” olarak yapıyor.
12 Eylül 1980 askeri
darbesinden sonra, 1983 yılında Ödemiş cezaevinde, bir buçuk ay kaldıktan sonra
Çanakkale Cezaevine naklediliyor, Çanakkale Özel E Tipi Cezaevinde 1986
Mayıs’ında tahliye oluyor. Bir süre, Balçova’da tuhafiye dükkânı işlettikten
sonra mülteci olarak yurtdışına çıkıyor. İlk evliliğini, yurtdışında mülteci olduğu
dönemde bitiriyor.
Türkiye’ye döndüğünde
turistik otel, restoran gibi yerlerde çalışıyor. Emekliliğine az kanal Taşkın,
emeklilik süresinin dolması için 9 Eylül Üniversite Hastanesi’nde mutfakta
taşeron işçisi olarak çalışıyor. Aynı hastanede, sendikal mücadele
içerisindeyken gözaltına alınıyor. Sorgulama ve işkence esnasında çözülmeyen
Taşkın’ı çözmek için, eşi gözaltına alınıyor.
Olmayan davada! Af Örgütü
sahip çıkıyor ama sonuçta 12 Eylül 1980 asker darbe hakimleri silahlı örgüt
kurabilir maddesine atfen hüküm veriyorlar.
1990 yılında şiir yazmaya
başlıyor. Şiirleri; Güney Kültür Sanat Dergisi ve Ardıç Kuşu Dergi ’sinde
yayımlanıyor.
İlk şiir kitabı “Canımın İçi
Bak Hele” Ekim 2003 yılında Etki Yayınevi’nden çıkıyor. Taşkın, ilk kitabının
çıkmasına denk gelen zaman diliminde makale, deneme ve öykü yazmaya da
başlıyor.
Çoban Ateşi, Newroz ve
Evrensel Gazetelerinin gençlik eklerinde ve daha pek çok internet sitelerinde
öykü, deneme ve makaleleri yayınlanıyor.
İkinci kitabı “Kadın Olmak
Zor” Gün Yayıncılık, Eylül 2005 tarihinde yayınlanıyor. “Kadın Olmak Zor”
ikinci baskı Egeus Yayıncılıktan, Aralık 2014 yılında yayınlanıyor.
Kum, Kırmızı ve Siyah
Dergisi, Söz ve Eylem Dergisi, Eylül Edebiyat Dergisi’nde makale ve şiirleri
yayımlanıyor.
“Neydi Birlikte Yaşadıkları”
Egeus Yayıncılık’tan, Ocak 2016 yılında yayınlanıyor.
İnternet Ortamında Pirtuk
Weje, almanyalılar net. almanyalılar.com öyküleri yayınlanıyor.
realitehaber.com‟da ve Son Haber’de makaleleri yayınlanıyor. Radikal Blok’ta
makaleleri yayınlanıyor.
Beşinci ve son kitabı
“Hemşin’den Ege’ye” Babek Yayınları, Ocak 2020 tarihinde yayınlanıyor.
Yazarevi Topluluğu
Derneği’nde şiir ve öykü atölyelerinde devamlılık gösterirken, Tüm Emekli Sen
Bornova Şube’sinde Edebiyat atölyesine de ayda bir katılıyor. Taşkın, Ege
78’liler Sanat ve Edebiyat Grubu’nda da etkinlik yapılmakta ve amatörce video
çekimleri yapmaktadır.
Dünya
dedikleri yer ahım şahım bir yer değildir. Her insanın dünyaya bakışı,
yorumlayışı kendine göredir. Kendi doğruları etrafında döner.
Her
birey var olmaya çalışır. Var olurken sorunlar arka arkaya gelir. İçinden
çıkılmaz bir durum ortaya çıkar. Dünyaya getirildiğine bin pişman olur. Kimi
zaman bedeninde fırtınalar eser. Öyle gün olur ki, fırtınaları dindiremez. Bedeninde
onarılması çok güç hasarlar olur.
Kendi
etrafında döner durur. Yorgundur bedeni, direnir direnmesine ama nereye kadar?
Kimi zaman gözyaşları akar, iç hesaplaşmasının sonunda.
Bir anlık
rahatlasa da, dünya denilen yerde yalnızdır insan.
Hüseyin
Habip Taşkın
14.03.2023
İmparator Kedi
Dünden
bugüne gelen her iktidar, koalisyon hükümetleri, askeri darbeciler büyüklere ve
küçüklere uyutma masalı anlatıyor. Halktan hep özveri isteniyor, duyguları üzerinden sömürü yapılıyor.
Kurgularıyla, devletin aygıtlarıyla her yerde halkın karşısına Demokles’in
kılıcı gibi çıkıyorlar.
İktidara
gelenler halkçılık edebiyatı ile dini, millet edebiyatı altında milliyetçiliği
kullandılar. Bununla beslenen, kendilerine rol seçen parti başkanları, yönetim
kadrolarıyla halkın ve halkların sırtından geçindiler. Açıktan mal varlıkları
şahlandı. Çevresini oluşturanlara rant kapısı aralandı. Oy verdikleri
insanların payına ne düştü? Enkaz bu enkazın altında acılar, yoksulluklar,
intiharlar, öldürmeler, ırza geçmeler. Uzayan sorunlar yumağında, kurtuluşunu
kadere ve alın yazısına bağlayan insan topluluğu oluştu. Daha doğrusu
oluşturdular.
Çelişkilerin
bu kadar çok olduğu, derinleştiği ve içinden çıkılmaz bir hal aldığı ülkemizde
devrimci muhalefetin birlikte yükselttiği sesi ve birliğini göremiyoruz. Göremediğimiz
sürece de insan yığınlarına, meydanı boş bulan yöneticiler masallarıyla uyutarak
ve sizin yerinize biz hallederiz diyerek maalesef düzen varlığını sürdürecek.
Hüseyin
Habip Taşkın
04.03.2023
Dilimiz, kültürümüz, birlikte yaşamaya engel değildir. Birbirimize düşman olmamıza neden olamaz. Birlikte paylaşabiliriz. Çünkü biz halkı...